Objective: Pregnancy and postpartum
period are accepted as risk periods for depression by many clinicians. Depression beginning
during pregnancy may last in postpartum period
or it may just begin in postpartum days. For this
reason in this period clinicians must be careful
about mental disorders especially depression.
The aim of this study is to determine the depressive
symptom levels and their relations with
sociodemographic charactecistics, obstetric risk
factors and anxiety levels in postpartum period.
Method: 100 patients at their first postpartum
day were assessed by means of depressive
symptoms, state-trait anxiety and perceived
social support with the aid of Multidimensional
Scale of Perceived Social Support, State-Trait
Anxiety Inventory "STAI", and Beck Depression
Inventory. Results: The present results
have important implications. The prevalence
of high levels of depressive symptoms was
found to be % 10-15 in the postpartum period.
Age, education, employment state, number of
children and perceived social support were not
associated vvith depressive symptom levels.
Hovvever depressive symptoms were found to
be more, prevalent in physically ili mothers. Ali
mothers trait anxiety scores were high but there
vvere no differences betvveen depressed and
non-depressed groups by means of state and
by the trait anxiety scores. Discussion: The
findings of this study show that most of the puerperal
vvomen suffer from anxiety and smaller
proportion of them also have severe depressive
symptoms. We suggest that both of them worsen
the quality of life of the mother and the infant.
These must be identified and intervened for the
well being of both mother and infant
Amaç: Gebelik ve postpartum dönem
birçok klinisyen tarafından depresyon için yüksek
risk dönemi olarak kabul edilmektedir.
Gebelikte başlayan depresyonun doğum sonrası
devam edebileceği gibi sadece postpartum
dönemde depresyonlar başlayabilir. Bu sebeple
özellikle problemlere açık bu dönemde depresyon
başta olmak üzere birçok ruhsal soruna
karşı hekimin dikkatli olması gerekmektedir. Bu
çalışmanın amacı; post partum dönemde depresif
semptom düzeyleri, ve bunların sosyodemografik
özellikler, obstetrik risk faktörleri, ve
anksiyete düzeyleri ile ilişkisini saptamaktır.
Yöntem: Bu tarama çalışmasında, 100 kadında
doğumdan sonraki ilk yirmi dört saat içinde
anket formu, Beck depresyon ölçeği, durumluk
ve sürekli kaygı ölçeği ve sosyal destek ölçeği
ile depresyon semptom düzeyleri, kaygı düzeyi
ve algılanan sosyal destek açısından değerlendirilmiştir.
Bulgular: Postpartum dönemde
depresif semptom prevalansı % 10-15 arasında
değişmektedir. Çalışmamıza göre depresyon semptomları düzeyi, gebelik yaşı, evlilik süresi,
eğitim düzeyi, sosyoekonomik düzey, antenatal
bakım ve sosyal destekle ilişkili değildir. Kronik
fiziksel hastalığı olan kadınların depresyon
semptomları düzeyleri kronik fiziksel hastalığı
olmayanlara göre istatistiksel olarak anlamlı
düzeyde yüksektir. Bütün annelerin sürekli
kaygı düzeyleri yüksek saptanmasına rağmen,
depresyon semptomları yüksek olan grup
olmayanlar ile karşılaştırıldığında kaygı düzeyleri
açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark
saptanmamıştır. Tartışma: Bu çalışmanın
sonuçları, puerperal kadınların büyük bir
bölümü anksiyete semptomlarından ve daha az
bir kısmı da ağır depresyon semptomlarından
yakınmakta olduğunu göstermektedir. Her ikisi
de hem yeni doğanın hem de annenin yaşam
kalitesini bozabilecek durumlardır, bu sebeple
tanınmaları ve gereken durumlarda müdahale
edilmeleri anne ve bebeğin lehine olacaktır
Diğer ID | JA97FD82AY |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 2002 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2002 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2002 |