Ruh sağlığı alanında kullandığımız yaklaşımların
büyük kısmı batı kültürünün ürünüdür. Bu yaklaşımların,
evrensel olduğunu ve her kültürde
aynen uygulanabileceğini ileri sürenlerin yanı sıra,
evrensel olmadığını, ancak çeşitli uyarlamalarla
farklı kültürlerde uygulanabileceğini belirtenler de
vardır. Bu alandaki tartışmalara açıklık getirmek
amacıyla, çeşitli ruhsal tedavi/geliştirme yaklaşımlarının
kültürümüzle uygunluğunu incelemekte
yarar vardır. Konuşmamızda, psıkodramaya ilişkin
temel kavramların ve tekniklerin -örneğin spontanlığın,
yaratıcılığın, rol oynamanın, rol değiştirmenin-
geleneksel kültürümüzle ve bugünkü yaşam
biçimimizle ne ölçüde bağdaştığı irdelenmektedir
Edebiyat ve minyatür gibi geleneksel sanat ürünlerimizde
ve günümüzde gözlediğimiz kışılerarası iletişim
örüntülerınde, spontanlığa, rol oynamaya ve
özellikle rol değiştirmeye (dolayısıyla empatı kurmaya)
uygun dünya görüşleri ve alışkanlıklar bulunup
bulunmadığı incelenmektedir.
Elde edilen sonuçlara göre, geleneksel kültürümüzde,
psıkodramanın temel kavramlarına/
ilkelerine ve özellikle empatık iletişime yatkınlık
vardır. Örneğin bazı masallarımızda empatı kurmanın
gereği vurgulanmakta, dramatik köylü oyunlarında
(seyirlik oyunları) ise saptanan rol oyunlarına
yer verilmektedir. Ayrıca Türkçe'de somut kavramların
sayısı soyutlara oranla belirgin ölçüde fazladır;
dil, düşünme ve yaşam biçimi arasında karşılıklı
ilişki bulunduğunu dikkate alırsak, kültürümüze
özgü olan bu dil özelliğinin, psıkodrama için uygun
bir zemin hazırladığını ileri sürebiliriz. Çünkü, dildeki
somutlaştırma eğilimi, kişisel duyguları soyut
kavramlarla sözel olarak anlatmak yerine, dramatize
ederek anlatmaya yatkınlık sağlıyor olabilir (Söz
konusu bu kültürel potansiyelden yararlanılarak,
psıkodramada duygularını dramatize etmekten kaçınan
kişiler için neler yapılabileceği araştırılabilir.)
Geleneksel kültürümüzde, psıkodramaya ve empatık
iletişime yönelik belirli bir yatkınlık bulunmasına
karşılık, bazı önemli sorunlara da sahibiz Gerek
geçmişte, gerekse günümüzde, insanlarımızın
spontanlıklarının ve bireyselliklerinin bastırılması -
ve bastırılıyor olması-, bu alanda önemli bir sorundur.
Kendi elimizle spontanlığımızı bastırmamız,
kültürümüzde mevcut olan dramatize etme potansiyelini
gölgelemektedir Bu potansiyelin gözle görünür
hale gelmesi için neler yapılabileceğini araştırmak,
psıkodrama oturumlarında karşılaşılan
sorunlar için, bir peşin çozum olabilir
Diğer ID | JA85GF65UN |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 1995 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 1995 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1995 Cilt: 3 Sayı: 1 |