Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, akademik bir süreli yayın olarak on yılı geride bıraktı. 1995 yılında birinci sayıda Derginin amacı; 1. “Türkiye eğitim sisteminin değiştirilmesine, iyileştirilmesine bilimsel katkı sağlamak, 2. Kuram-uygulama arasında bütünleşmeye aracılık etmek ve 3. Eğitim yönetiminin bir disiplin olarak gelişip yerleşmesine ortam ve olanaklar sunmak” olarak ifade edilmişti. Geride bıraktığımız on yıl içinde bu amaçlara hizmet için hep birlikte çaba gösterdik. Kırk sayıda, eğitim yönetimi alanında üretilen bilginin niteliğini ve birikimin düzeyini görmek, değerlendirmek mümkün. 1995 yılında, ilk sayıda bir disiplin alanının gelişmesinin “o alandaki bilimsel araştırmaların güvenli bir kaynak aracılığı ile uygulamacı ve akademisyenlere ulaştırılması ile olanaklı” olacağı belirtilmişti. Eğitim Yönetimi ikinci yıldan başlayarak, “güvenli kaynak” olmak adına hakemlerin ve yazarların kimlik bilgilerinin birbirinden saklı tutulduğu bir değerlendirme yöntemini benimsemiş ve bugüne kadar sürdürmüştür. Bu süreçte yayınlanan çalışmaların niteliği sürekli bir gelişme göstermiş, yayınlanan çalışmalarda hakemlerin seçiciliği her yıl daha da artmıştır. 1996 yılında yayınlanmak üzere sunulan çalışmaların yaklaşık % 70'i yayınlanırken, bu oran 1997'de %62, 1998'de 44, 1999'da %30, 2000'de %24, ve 2004 yılında %20 olarak gerçekleşmiştir. Eğitim Yönetimi'nin birinci sayısında, Türk eğitim sistemi için bu gün de aynı ölçüde geçerliğini koruyan şu ifadeler yer almıştı: “Türkiye eğitim sistemi toplumun geçtiği ekonomik dar boğazın en dar yerinden geçmektedir. Her boyutta eğitimde yetmezlikler ve yakınmalara, alışılmış yöntemlerle çözümler aranmaktadır. Sistemin kendini değiştirmesi, hastanın kendi kendini ameliyat etmesi kadar zordur, hatta olanaksızdır. Bu yayın eğitimdeki değişmeler açısından, dışarıdan bir soluk olarak algılanabilir.” Bugün Türk eğitim sisteminde ilköğretimin ve ortaöğretimin bütününü kapsayan değişmeler, gelişmeler gerçekleşmektedir. 2004 yılı Ağustos ayında ilköğretim programlarında değişiklik açıklandı. Mesleki ve teknik eğitimde, meslek standartlarının belirlenmesi dahil olmak üzere, mesleki eğitimin, Eğitimin Uluslar arası Standart Sınıflaması (ISCED) dikkate alınarak yeniden yapılandırılması gibi çalışmalar gündemde. İŞKUR web sitesinde bir “meslek standartları yasa tasarısı” ve “meslek standartları” görüş ve önerilere açılmış durumda. Bu tasarının yasalaşması, eğitim sistemi açısından önemli sonuçlar doğuracaktır. Bütün bu gelişmelerin basılı ve görsel yayında yoğun bir gündem oluşturmasına karşın, eğitimcilerin-eğitim yöneticilerinin suskunluğu, bu konularda bilimsel değerlendirmelerin, eleştirilerin ve önerilerin henüz gün ışığına çıkmamış olması, en azından, sistemde yaşanan sorunlar kadar endişe vericidir. Kuram ve uygulamanın bütünleşmesi, araştırmacıların ve uygulamacıların spot problemler yerine, ülkenin gündeminde öncelikli yeri olan sorunlara da yönelmesi, çözümlemeler-eleştiriler yapması ve öneriler sunması ile gerçekleşebilir. Eğitim Yönetimi olarak, eğitim sisteminin sorunlarına çözüm üretme yolunda “dışarıdan bir soluk” olacak ya da içerideki deneyimleri paylaşacak çalışmalarınızı, araştırmalarınızı bekliyoruz. Bu çerçevede, Eğitim Yönetimi'nin 43. Sayısını “Özel Sayı” olarak yeni öğretim programlarına ayırmayı planladık. Yeni öğretim programlarının içeriğine ve uygulanmasına yönelik çözümlemelerin, eleştirilerin ve önerilerin eğitim bilimleri kapsamında ele alınması, araştırmacı ve uygulamacılarla paylaşılması, “dışarıdan bir soluk” olma yolunda eğitim sistemimize anlamlı bir katkı olacaktır. Daha bir sayıda buluşmak dileğiyle.
Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, akademik bir süreli yayın olarak on yılı geride bıraktı. 1995 yılında birinci sayıda Derginin amacı; 1. “Türkiye eğitim sisteminin değiştirilmesine, iyileştirilmesine bilimsel katkı sağlamak, 2. Kuram-uygulama arasında bütünleşmeye aracılık etmek ve 3. Eğitim yönetiminin bir disiplin olarak gelişip yerleşmesine ortam ve olanaklar sunmak” olarak ifade edilmişti. Geride bıraktığımız on yıl içinde bu amaçlara hizmet için hep birlikte çaba gösterdik. Kırk sayıda, eğitim yönetimi alanında üretilen bilginin niteliğini ve birikimin düzeyini görmek, değerlendirmek mümkün. 1995 yılında, ilk sayıda bir disiplin alanının gelişmesinin “o alandaki bilimsel araştırmaların güvenli bir kaynak aracılığı ile uygulamacı ve akademisyenlere ulaştırılması ile olanaklı” olacağı belirtilmişti. Eğitim Yönetimi ikinci yıldan başlayarak, “güvenli kaynak” olmak adına hakemlerin ve yazarların kimlik bilgilerinin birbirinden saklı tutulduğu bir değerlendirme yöntemini benimsemiş ve bugüne kadar sürdürmüştür. Bu süreçte yayınlanan çalışmaların niteliği sürekli bir gelişme göstermiş, yayınlanan çalışmalarda hakemlerin seçiciliği her yıl daha da artmıştır. 1996 yılında yayınlanmak üzere sunulan çalışmaların yaklaşık % 70'i yayınlanırken, bu oran 1997'de %62, 1998'de 44, 1999'da %30, 2000'de %24, ve 2004 yılında %20 olarak gerçekleşmiştir. Eğitim Yönetimi'nin birinci sayısında, Türk eğitim sistemi için bu gün de aynı ölçüde geçerliğini koruyan şu ifadeler yer almıştı: “Türkiye eğitim sistemi toplumun geçtiği ekonomik dar boğazın en dar yerinden geçmektedir. Her boyutta eğitimde yetmezlikler ve yakınmalara, alışılmış yöntemlerle çözümler aranmaktadır. Sistemin kendini değiştirmesi, hastanın kendi kendini ameliyat etmesi kadar zordur, hatta olanaksızdır. Bu yayın eğitimdeki değişmeler açısından, dışarıdan bir soluk olarak algılanabilir.” Bugün Türk eğitim sisteminde ilköğretimin ve ortaöğretimin bütününü kapsayan değişmeler, gelişmeler gerçekleşmektedir. 2004 yılı Ağustos ayında ilköğretim programlarında değişiklik açıklandı. Mesleki ve teknik eğitimde, meslek standartlarının belirlenmesi dahil olmak üzere, mesleki eğitimin, Eğitimin Uluslar arası Standart Sınıflaması (ISCED) dikkate alınarak yeniden yapılandırılması gibi çalışmalar gündemde. İŞKUR web sitesinde bir “meslek standartları yasa tasarısı” ve “meslek standartları” görüş ve önerilere açılmış durumda. Bu tasarının yasalaşması, eğitim sistemi açısından önemli sonuçlar doğuracaktır. Bütün bu gelişmelerin basılı ve görsel yayında yoğun bir gündem oluşturmasına karşın, eğitimcilerin-eğitim yöneticilerinin suskunluğu, bu konularda bilimsel değerlendirmelerin, eleştirilerin ve önerilerin henüz gün ışığına çıkmamış olması, en azından, sistemde yaşanan sorunlar kadar endişe vericidir. Kuram ve uygulamanın bütünleşmesi, araştırmacıların ve uygulamacıların spot problemler yerine, ülkenin gündeminde öncelikli yeri olan sorunlara da yönelmesi, çözümlemeler-eleştiriler yapması ve öneriler sunması ile gerçekleşebilir. Eğitim Yönetimi olarak, eğitim sisteminin sorunlarına çözüm üretme yolunda “dışarıdan bir soluk” olacak ya da içerideki deneyimleri paylaşacak çalışmalarınızı, araştırmalarınızı bekliyoruz. Bu çerçevede, Eğitim Yönetimi'nin 43. Sayısını “Özel Sayı” olarak yeni öğretim programlarına ayırmayı planladık. Yeni öğretim programlarının içeriğine ve uygulanmasına yönelik çözümlemelerin, eleştirilerin ve önerilerin eğitim bilimleri kapsamında ele alınması, araştırmacı ve uygulamacılarla paylaşılması, “dışarıdan bir soluk” olma yolunda eğitim sistemimize anlamlı bir katkı olacaktır. Daha bir sayıda buluşmak dileğiyle.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Şubat 2005 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2005 Cilt: 41 Sayı: 41 |