İnsan varoluşundan itibaren sevdiklerini kaybetmenin derin acısını hissetmiş ve bu duygunun başta yas tutma gibi birtakım ritüelleri kaçınılmaz olmuştur. Bununla beraber büyük kitleleri etki altında bırakan acılar vardır ki bunların yankıları da çok daha büyük boyutta olup asırlar boyunca devam eder. Toplumu derinden etkileyen bu tür vakalardan bir tanesi de Hz. Peygamber’in torunu Hz. Hüseyin’in ve diğer masumların 10 Muharrem H 61 / 10 Ekim 680 tarihinde Kerbela çöllerinde vahim bir şekilde öldürülmesidir. Tarihe Kerbela Hadisesi olarak geçen bu vakanın başta edebiyat, tiyatro ve mimarî olmak üzere pek çok sanat eserine yansımaları görülmüştür. Türk edebiyatında bu konuda maktel-i Hüseyin, muharremiye ve Kerbela mersiyeleri gibi manzum ve mensur türler hem yazılmış hem de okunmuştur. Mersiye türünde yüzyıllara göre artış olmazken Kerbelâ mersiyeleri olayın gerçekleştiği zamandan itibaren söylenmeye başlayıp daha sonraki yüzyıllarda da artarak devam etmiş ve XIX. yüzyılda en üst düzeye ulaşmıştır. Bu yüzyılda sadece belli bir zümre şairlerinin değil her kesimden şairin Kerbelâ mersiyesi yazdığı âdetâ bu türde şiir yazmanın moda haline geldiği tespit edilmiştir. Kerbelâ Mersiyesi yazan şairlerden bir tanesi de Hz. Peygamber’in soyundan gelen ve ehl-i beyte derin bir sevgi duyan Nihânî’dir. Dîvân’ında bu türde yazılmış yedi mersiyesi bulunmaktadır. Çalışmamızda şair tanıtılıp Dîvân’ındaki Kerbela mersiyelerinin şekil ve muhteva bakımından incelenmesi amaçlanmıştır.
Since the beginning of humanity, people have felt the profound pain of losing their loved ones, and some rituals such as mourning have become inevitable. However, there are pains that affect large masses, and their echoes are greater, continuing for centuries. One of such cases to deeply affect the society was the murder of the Prophet’s grandson, Hussein, and other innocents in the dessert of Karbala on 10 Muharram 61/10 October 680. The reflections of this incident, which went down in history as Karbala Incident, are seen in many artworks, especially literature, theater and architecture. In Turkish literature, verse and prose genres on this topic such as maktel-i Hüseyin, muharremiye and Karbala elegies were written and read. While there was no increase in elegies per centuries, Karbala elegies started to be performed from the time the event occured and continued to increase in the following centuries, reaching its peak in the 19th century. In this century, it was fashionable for not only a certain group of poets, but also poets from all walks of life, to write Karbala elegies. One of the poets to have written Karbala elegies is Nihânî, who is a descendant of the Prophet and deeply loves Ahl al-Bayt. There are seven elegies written in this genre in his Dîvân. In our research, it was aimed to introduce the poet and examine his Karbala elegies in form and content.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Edebiyat |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 25 Eylül 2022 |
Kabul Tarihi | 11 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |