Tasavvuf ve edebiyatta çok önemli bir yere sahip olan aşk, ilahi aşk ve beşerî aşk olmak üzere temelde ikiye ayrılmıştır. Allah’ın kuluna, kulun da Rabb’ine olan muhabbeti ilahi sevgi kapsamında değerlendirilmiştir. Zaten Allah’ın kullarına olan sevgisi ezelîdir. İnsanın Yaratan’ına olan sevgisi ise vahdet aleminde ve elest ahdinin yapıldığı meclis ortamında ilahi cemalin görülmesiyle meydan gelmiştir. Bu olay, başlangıcı bilinmeyen bir zamanda yani ezelde gerçekleşmiştir. Ezelî aşk konusu, yaklaşık 11. asırdan itibaren tasavvuf düşüncesine ilahi aşk anlayışının da girmesiyle gündeme gelmiştir. Bunu ilk olarak Ahmed Gazâlî, Baklî, Irâkî gibi sufiler İran tasavvuf şiirinde işlemişlerdir. Ardından Türk edebiyatında da ele alınmıştır. Tespit edilebildiği kadarıyla konuyu ilk defa şiirlerinde işleyen Anadolu sahası şairimiz, 13-14. yüzyıllarda yaşamış olan Yunus Emre’dir. Bu çalışmada Yunus Divan’ının seçilmesinde onun önemli bir mutasavvıf şair olarak çoğu şiirinde buna yer vermesi etkili olmuştur. Divan’da geçen ezelî aşk konusuyla ilgili şiirler, tablolar hâlinde verilmiştir. Konularına göre gruplandırılan şiirler, yer aldıkları tablonun hemen altında yorumlanmıştır. Böylece şairin ezelî aşka dair düşünceleri açıklanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmayla şair tarafından ezelî aşkın ilahi sevgili/Rab ve âşık/kul bağlamında ele alındığı, elest meclisinden de önce kulun maşuk ile yâr olduğu ve aşkın ezelden ebede giden bir süreci ifade ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Osmanlı Sahası Klasik Türk Edebiyatı |
Bölüm | Edebiyat |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 31 Aralık 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2024 |
Gönderilme Tarihi | 21 Eylül 2023 |
Kabul Tarihi | 3 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |