Malazgirt, Doğu Anadolu'nun Yukarı Murat-Van bölümünde stratejik bir konuma sahip ve Anadolu tarihi açısından büyük önem taşıyan bir yerleşimdir. 1071 yılında Selçuklular ile Bizans arasında gerçekleşen Malazgirt Savaşı, Anadolu'nun İslamlaşması ve İstanbul'un fethine giden süreci başlatması açısından kritik bir dönüm noktasıdır. Savaşın Malazgirt'te gerçekleşmesi, bölgenin antik çağlardan beri sahip olduğu jeostratejik öneminden kaynaklanır. "Malazgirt Savaş Alanının Tespiti, Tarihi ve Arkeolojik Yüzey Araştırması Projesi" kapsamında Malazgirt Kalesi'nin iç kale olarak adlandırılan bölümünde yapılan Jeoradar (GPR) taramaları, üç ayrı lokasyonda eski yapı kalıntılarına ulaşmıştır. Ancak, depremler ve insan tahribatı nedeniyle iç kalenin birçok yapısal özelliğini kaybettiği, dolayısıyla toprakla örtülü bölümlerinde bütünlüğünü koruyan yapılara ulaşmanın zor olacağı düşünülmektedir. GPR tarama yönteminin arkeolojik çalışmalarda yapı kalıntılarının tespitinde önemli bir yöntem olduğu bu çalışma ile bir kez daha vurgulamaktadır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Külütr Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü
Ahlat İlçe Müze Müdürlüğü
Malazgirt is a settlement with a strategic location in the Upper Murat-Van region of Eastern Anatolia and of great importance in terms of Anatolian history. The Battle of Malazgirt, which took place between the Seljuks and Byzantium in 1071, was a critical turning point in terms of the Islamization of Anatolia and the initiation of the process leading to the conquest of Istanbul. The fact that the battle took place in Malazgirt stems from the geostrategic importance of the region since ancient times. Georadar (GPR) scans conducted in the section of Malazgirt Castle called the inner castle within the scope of the "Identification of the Malazgirt Battlefield, Historical and Archaeological Surface Research Project" reached the remains of old structures in three different locations. However, it is thought that the inner castle has lost many of its structural features due to earthquakes and human destruction, and therefore it will be difficult to reach the structures that maintain their integrity in the soil-covered sections. This study once again emphasizes that the GPR scanning method is an important method in the detection of structural remains in archaeological studies.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Çevre ve Kültür, Ulus ve Bölgenin Kültürel Çalışmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 20 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 7 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 5 Sayı: 2 |
Creative Commons Attribution-ShareAlike 4.0 International License tarafından lisanslanmıştır.