Kürt Sineması, toplumsal araştırmalar için birçok anlatı bağlamı sunuyor. Bu makale, Kürt Sinemasının, Kürt kültürel ve kolektif hafızasının hem kurucu öznelerinden biri hem de taşıyıcısı olması bağlamındaki kesişen rollerine odaklanıyor. Ayrıca, Bêdengî / Sessizlik (2010), Gelecek Uzun Sürer (2011) ve Dengê Bavê Min / Babamın Sesi (2012) filmlerine odaklanarak devlet şiddeti ve direnişin Kürt film çevrelerinde nasıl düşünüldüğüne, nasıl tasvir ve temsil edildiğine eğiliyor. Makalede Kürt Sinemasının “var olmayan” ve “görünmez” olan Kürt bedenlerini görünür kılıp kolektif hafızayla ilişkili hale getirildiği savunuluyor. Filmler çok boyutlu bir analize tabi tutularak bir yandan Kürtlerin cinsiyetlendirilmiş devlet şiddetine ilişkin deneyimlerinin ve hafızalarının görsel olarak nasıl kaydedilip muhafaza edildiği, mekansal ve zamansal sınırları aşarak nasıl başka kuşaklara aktarıldığı gösteriliyor, diğer yandan da farklı özne konumlarının ve öznelliklerin nasıl üretilip temsil edildiği aktarılıyor. Film anlatıları yoluyla hafızanın çok yönlülüğü ve çok boyutluluğuna vurgu yapılarak, birbirinden farklı görünüm arz eden devlet şiddeti pratiklerinin nasıl da iç içe geçmiş olduğu gösteriliyor. Son olarak, bu makalede bir yandan Kürt Sinemasının hikâye anlatıcılığı marifetiyle mağdurlara, hayatta kalanlara ve tanıklara, taleplerini ve ihtiyaçlarını ifade edebilecekleri bir alan açtığı ortaya konulurken, diğer yandan da “sessiz bir seyirciye”, devlet şiddetinin tarihsel sürekliliğinde taşıdığı etik ve politik sorumluluğu hatırlattığı ileri sürülüyor.
Kurdish cinema provides a multitude of narrative contexts for social inquiry. This article focuses on the interlocking role of Kurdish cinema in constituting and bearing Kurdish cultural and collective memories. By focusing on three films, Bêdengî / Silence (2010), Future Lasts Forever (2011), and Dengê Bavê Min / My Father’s Voice (2012), I explore how state violence and resistance are depicted, represented, and reflected on in the Kurdish filmmaking scenes. I argue that Kurdish cinema makes ‘non-existing’ and ‘invisible’ Kurdish bodies visible and commits them to collective memories. Through a multi-layered analysis of these films, I showcase how the Kurdish experiences and memories of gendered state violence are visually recorded, preserved, and transmitted beyond spatial and temporal boundaries and how different subject positions and subjectivities are produced and represented. By highlighting the multidirectional and multilayered aspects of memory, I portray the entangled practices of state violence. Finally, this article shows that Kurdish cinema provides victims, survivors, and witnesses a space to vocalize their demands and needs by making storytelling possible. At the same time, it implicates the ‘silent audience’ and reminds it of its ethical and political responsibilities in the historical continuity of state violence.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Radyo-Televizyon, Kadın Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |