Human zoos have attracted worldwide attention as a form of public exhibition that remained popular from the late 18th to the early 20th century. Such exhibitions reinforced the perception of "othering", often through the display of people brought from overseas colonial territories. This phenomenon is related to the West's desire to present the cultural differences in the regions it explored to its own societies. Europeans presented the local peoples they brought from the lands they explored to the attention of visitors in order to emphasise the superiority of their own civilisation. In these human gardens, people brought from all over the world, sometimes together with animals, were exhibited in cages or open spaces. Initially legitimised as "human shows", these exhibitions were later renamed human zoos. Although the era of colonial human zoos ended in the 1950s, similar practices and power relations still continue in the context of modern 'ethnic tourism'. Postcolonial states in particular continue to use indigenous peoples as objects of spectacle, promoting colonial territories as desirable 'tourism destinations' and 'tourist figures' for international tourists due to their economic dependence. Ethnic villages in Southeast Asia provide an example of such practices. This article analyses the formation of human zoos, the motivations behind their emergence and their functioning. In analysing human zoos, the focus is on their evolution from their origins in the colonial era to the postcolonial understanding of tourism. In this context, the historical evolution of human zoos is evaluated as a reflection of cultural and social changes in Europe.
Human zoos postcolonial tourism colonialism dehumanisation other
İnsanat bahçeleri, 18. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar popülerliğini sürdüren bir halka açık sergi biçimi olarak dünya çapında ilgi görmüştür. Bu tür sergiler, genellikle denizaşırı sömürge bölgelerinden getirilen insanların sergilenmesi yoluyla "ötekileştirme" algısını güçlendirmiştir. Bu olgu, Batı'nın keşfettiği bölgelerdeki kültürel farklılıkları kendi toplumlarına sunma arzusuyla ilişkilidir. Avrupalılar, keşfettikleri topraklardan getirdikleri yerel halkları, kendi uygarlıklarının üstünlüğünü vurgulamak için ziyaretçilerin ilgisine sunmuştur. Bu insanat bahçelerinde, dünyanın dört bir yanından getirilen insanlar, bazen hayvanlarla birlikte, kafeslerde veya açık alanlarda sergilenmiştir. Başlangıçta "insan gösterileri" olarak meşrulaştırılan bu sergiler daha sonra insanat bahçeleri adını almıştır. Sömürgeci insanat bahçeleri dönemi 1950'lerde sona ermiş olsa da benzer uygulamalar ve güç ilişkileri modern 'etnik turizm' bağlamında hala devam etmektedir. Özellikle postkolonyal devletler, ekonomik bağımlılıkları nedeniyle sömürge topraklarını uluslararası turistler için arzu edilen 'turizm destinasyonları' ve 'turistik figürler' olarak tanıtarak yerli halkları birer gösteri nesnesi olarak kullanmaya devam etmektedir. Güneydoğu Asya'daki etnik köyler, bu tür uygulamaların bir örneğini oluşturmaktadır. Bu makalede, insanat bahçelerinin oluşum süreci, ortaya çıkışındaki motivasyonlar ve işleyişleri ele alınmaktadır. İnsanat bahçelerini analiz ederken, kökenlerinden itibaren sömürgecilik döneminden postkolonyal dönemdeki turizm anlayışına evriliş sürecine odaklanılmaktadır. Bu bağlamda, insanat bahçelerinin tarihsel evrimi, Avrupa’daki kültürel ve sosyal değişimlerin bir yansıması olarak değerlendirilmektedir.
İnsanat bahçeleri postkolonyal turizm sömürgecilik insandışılaştırma öteki
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Postkolonyal Çalışmalar |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2024 |
Gönderilme Tarihi | 13 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 2 Ağustos 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 27 Sayı: 54 |