The seventies were a time when social problems and collective concerns were voiced both in cinema and music. While the powerful heroes of Yeşilçam were struggling to solve the problems of different segments of society on the screen, folk minstrels and Anatolian pop musicians were vocalising the desire for change and rebellion against the corrupt order. Amidst all these winds of change, one music culture became more popular than all others and managed to create a genre of its own in Yeşilçam: Arabesque. For a long time, the magic of Müslüm Gürses, Orhan Gencebay and Ferdi Tayfur, the representatives of this music genre, which ideologists characterised as corrupt, unqualified and inadequate, went unnoticed. We will discuss in a Lacanian psychoanalytic framework what these three "father" figures of arabesque mean to the masses stuck between the city centre and the slums. Thus, we will try to make visible how Gürses, Gencebay and Tayfur are placed in the position of Name(s)-of-the-Father as intermediaries that enable the masses stuck in the periphery of the city to see the order in the city out of the corner of their eyes.
Lacanian psychoanalysis Name(s)-of-the-Father arabesque culture and subject.
Yetmişler hem sinema hem de müzik sektöründe toplumsal sorunların ve kolektif kaygıların seslendirildiği yıllardır. Yeşilçam’ın güçlü kahramanları beyaz perdede toplumun farklı kesimlerinin sorunlarını çözmek için mücadele verirken halk ozanları ve Anadolu Pop müzisyenleri de değişime olan arzuyu ve bozuk düzene olan isyanı seslendirmekteydi. Bütün bu değişim rüzgarlarının arasında bir müzik kültürü hepsinden fazla popülerleşti ve Yeşilçam’da kendine ait bir tür oluşturmayı başardı: Arabesk. İdeologların yoz, niteliksiz ve yetersiz olarak nitelendirdiği bu müzik türünün temsilcileri olan Müslüm Gürses, Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur’un büyüsü uzunca bir süre fark edilemedi. Arabeskin bu üç “baba” isminin, kent merkezi ile gecekondu mahalleleri arasında sıkışmış kitleler için ne anlam ifade ettiğini Lacanyen psikanalitik bir çerçevede tartışacağız. Böylece Gürses, Gencebay ve Tayfur’un kentin çeperine sıkışmış kitlelerin, kentteki düzeni göz ucuyla görebilmelerini sağlayan birer aracı olarak Babanın-Ad(lar)ı konumuna nasıl yerleştiklerini görünür kılmaya çalışacağız.
Lacanyen psikanaliz Babanın-Ad(lar)ı arabesk kültür ve özne.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2024 |
Gönderilme Tarihi | 15 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 26 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 27 Sayı: 54 |