Recep Hıfzı şiirlerinde içinde yaşadığı
coğrafya ve doğayı bir oluşlar mekânına olarak görür. Coğrafya ve tabiata ait
değerleri kendi imgelem dünyasında yeniden anlamlı kılan Hıfzı, doğanın dili ve
anlattıklarını simgesel göndergelerle ele alır. Şair bu simgesel göndergeler vasıtasıyla
çiçeklerle dertleşir, turnalarla konuşur ve kuşlarla sohbet eder. Bu açıdan
doğa onun vazgeçilmez kendi oluş evrenidir.
Şairin
şiirlerinde doğa, insanı kuran mimetik belleksel hafızadır. Hıfzı, evrenin
düzensizliğini doğanın insanı kuran ikliminde bir sığınak olarak görür. Bu
yüzden şairin şiirlerinde doğayla kurulan ilişki, görülenin ötesinde mekânsal
birçok tasarımı içerir. Nitekim insanın içinde yaşadığı coğrafya onun
kaderidir. Hıfzı bu kaderi içtenlik değerine dönüştürerek kendi oluş sürecine
dönüştürür.
Recep Hıfzı’nın şiirlerinde doğanın içine
gömülü yaşama bilinci, doğanın sağduyulu refleksi içinde çoğalan bir içtenlik
evrenine dönüşür. Bu evren düşünsel çağrışımlı bir doğa ve mekân kurgusuna
dönüşerek algısal bir boyut kazanır. Şairin şiirlerinde doğa ve tabiatın
işlevselliği darlaşan ve genişleyen nitelikleriyle ön plana çıkar.
Hıfzı’nın şiirlerinde Kars, Kağızman, köy, bağ,
bahçe, cennet, dağ, ağaç, su, toprak, kuş, turna, yel, çiçek gibi tabiat
unsurlarıyla kendi değerler dünyasını açımlar.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2018 |
Kabul Tarihi | 18 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 1 |