Geleneksel Türk resminin temellerinden biri olan minyatür, tarihi ve günlük olayları betimleyen, anlattığı zamanın geleneklerini, kültürünü ve yaşam tarzını ortaya koyan belge niteliğinde önemli bir sanattır. El yazmalarına metni aydınlatmak amacıyla yerleştirilen minyatürlerin; ilk örneklerine İslâm öncesi dönemlerde rastlanmaktadır. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren tarihçilerin yaptığı araştırmalar; Orta Asya’da Türkler tarafından yapılan minyatürlerin geçmişinin, 8. yüzyıla kadar dayandığını ortaya çıkarmıştır. Uygurların ilim merkezi olan Turfan, Buhara ve Semerkant şehirleri, dönemin minyatür sanatının en önemli merkezlerinden kabul edilmektedir. Bu merkezlerde minyatür sanatının duvar fresklerindeki ilk örnekleri verilmiş ve günümüze kadar gelmeyi başaran eserler hayata geçirilmiştir. Uygurlardan günümüze gelen bu eserlerde prenslerin, prenseslerin ve rahiplerin tasvir edildiği görülmektedir. Bu ilk örneklerde figürlerin ellerinde çiçek tutma geleneği, Osmanlı döneminde padişah portreleri ile devam etmiş ve sanatçılar çizdikleri figürleri ellerinde karanfil, gül goncası ve lale gibi çiçekler ile betimlemişlerdir. Padişah portreleri minyatür sanatı için önemli bir yere ve önem sahip olmakla birlikte belge niteliği taşımaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Ocak 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 1 Sayı: 1 |