Lâle Dergisi'nde çıkan M. Düzgünman'ı tanıtım yazısı, beni 60 yıl evveline götürerek ebrû ve Mustafa bey ile yaşanan hâtıraları hatırlattı. Daha sonra yurt dışında ebrû ile ilgili, karşılaştığım şaşırtıcı ve bir o kadar da üzücü sürprizler, Düzgünman'ın boya siparişi ve hediye ettiği bir tomar ebrû, bu ebrûların, belli yıllarda eşimin görev yaptığı UNO-City (Milletlerarası kuruluşta) iki sergi ve bir seminer ile hem Ebrû ustası M. Düzgünman'ın, hem de ebrû sanatının İtalyanlara ait olmadığını ve Türklerden Avrupa'ya gelen Asya kökenli bir sanat olduğunu anlatmaya çalışmam, 1969 yıllarında Türkiye'de Ebrû hakkında hiç bir yayına rastlamamak, ebrû ustası olmamama rağmen, gelenekli sanatlara âşinâ bir Türk kadını olarak beni şaşırtmış ve üzmüştü.
Böylece 1960-1965-1969-1989-1993 yıllarını tekrar yaşayarak özellikle genç nesillerle paylaşmak istedim. Gerçi günümüzde çok ilerlemiş ve güzel örnekler üretmekte olan ebrû ustaları ve ebrûlar görmekteyiz. Ancak ana dilimiz başta olmak üzere, hâlen kaybolmakta veya korunmaya muhtaç değerlerimizin varlığı da bilinmektedir. Bu sebeple yaşananları satırlara dökmek ihtiyacını duyduk.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 1 Sayı: 2 |