Çağdaş siyaset teorisinin popüler kavramlarından ve tartışmalı alanlarından bir tanesi olan kamusal alan, önce tarihsel bir inceleme nesnesi olarak ortaya çıkmış, fakat ardından normatif bir rol üstlenmiştir. Kavram, Habermas’ın incelemesinin oldukça ötesine geçmiş durumda. Tarihsel bağlamda burjuva kamusallığını inceleyen Habermas’ın kamusal alana dair geliştirdiği politik argümanları ile günümüzde kamusal alana yaslandırılan düşünceler arasında büyük farklılıklar mevcut. Bu farklılıklardan en önemlisi; kamusal alanın siyasallığın biçimlenme alanı, ya da diğer bir ifadeyle, bir toplumun içerisinde cereyan eden politik ilişkiler kümesi olarak kavranmaya başlanmasıdır. Fakat bu sadece mekansal bir düzleme işaret etmektedir. Oysa kamusal alan, üstlendiği normatiflik iddiası ile, toplumun politizasyon süreçlerine dair bir üst-değer şablonu biçiminde görülmektedir. Modernite ile başlayan süreçten itibaren günümüze kadar devam eden tartışmanın ana ekseni, kamusal alanın bu rolüne ilişkindir: Kamusal alan, ilk ortaya çıkışından itibaren, devletten ayrı fakat devlete karşı yürütülen eleştirel aklın mekansal düzlemlerini ifade etmektedir. Bu nedenle de, siyasal yönetime karşı örgütlenme biçimleri, siyasal iktidara karşı sınırlandırma talepleri ve siyasal iktidarı doğrudan etkilemek suretiyle onu dönüştürme gücüne sahip olma potansiyeli anlamında kamusal alan; pek çok ideoloji ya da siyasal düşünce ile birleştirilebilmektedir. Şu halde kavramın birinci zorluğu ortaya çıkmaktadır: Kamusal alan, içerdiği normatif bir idealler kümesi barındırmak suretiyle dışlayıcı değil kuşatıcı bir anlama sahiptir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Sayı: 71 |