îslâmiyetin Ortadoğu'da siyâsî bir güç olarak ortaya çıkışından yaklaşık
bir asır sonra, Araplar tarafından feth edilen toprakların idaresi büyük ölçüde
Arap asıllı olmayan müslümanlann eline geçmişti. Araplar yeni dinleri İslâm’ı,
bunun yanında dilleri Arapçayı ve diğer kültürel unsurlarını yeni feth edilen
topraklarda yayıyorlardı. Ancak onların büyük bir imparatorluk kurabilecek ne
İdarî gelenekleri ve ne de tecrübeleri vardı. Bu sebeple bilhassa Abbâsiler
devrinde tebaalarındaki tecrübeli yabancı unsurlarla işbirliği yapmak zorunda
kalmışlar ve tebaanın meslek sâhibi zümrelerinin, imparatorluğun İdarî yapısı
içinde önemli mevkileri işgal etmelerine razı olmuşlardı. Araplar, Arap şiirinde
hâlâ muhâfaza edilen putperest dönemin ihtişamlı geleneklerinde ifadesini bulan
kabile şerefine ve asabiyetine tam mânâsıyla bağlı olduklarından Arap asıllı
olmayan yeni müslümanlara yani mevâlîİye zaman zaman ikinci sınıf
vatandaş muâmelesi yapıyorlardı 2. Hiç kuşkusuz Arapların mevâlîye karşı
gösterdikleri kibir ve onları aşağılayıcı davranışlar Şuûbiyye hareketi diye
bilinen bir tepkiyi doğurmakta gecikmedi. Bu hareket kesin olarak Emevî
idaresinin son yıllarında patlak verdi ve Abbâsiler devri boyunca siyâsî, edebî ve
dinî şekiller alarak devam etti. Özellikle hicri üçüncü ve dördüncü asırlarda
Parsların ve diğer gayr-ı Arap kavimlerin Araplara üstün olduklarını mübâlagah
bir şekilde müdâfaa etti.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Arap Dili, Edebiyatı ve Kültürü |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1989 Sayı: 17 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.