Ulusları oluşturan bireyler, aralarında, aynı dili, sözcükleriyle, deyim ve atasözleriyle o dile özgü biçimde kullanarak anlaşırlar; onları ulus yapan öğelerin başında bu ortak dil yer alır. Bir dil onu konuşan ulusların aynasıdır. Hem de yalnızca şimdiki zamanını, dış görünümünü değil, geçmişini, geleceğini, içini dışını, ruhunu gösterebilen büyük, çok boyutlu, büyülü bir aynadır. Varsıllığı, yoksulluğu, durağanlığı, devin genliği; arılığı, yabancı dillerden almış olduğu sözcüklerin azlığı çokluğu ya da türü; onu kullanan ulusun ekonomik, siyasal, toplumsal durumu, bilimsel düzeyi, ne ölçüde tutucu ya da ilerici olduğu üstüne somut bilgiler verebilir. Köken bilim sözlükleri ve ötekilerden yola çıkılarak yapılacak araştırmalar, karşılaştırmalar; izlenebilseydi sözcüklerin yüzyıllar boyunca geçirdiği değişimler, serüvenler,- -yukardakilerden başkaca- o dili konuşan ulusun sanatsal, yazınsal, felsefi ve dinsel alışverişlerini, etkilenmelerini de gösteren veriler koyabilirlerdi ortaya. Bunlar bilimsel olarak saptanmış gerçeklerdir. Benim değinmek istediğim, salt bizim dilimize özgü olduğunu düşündüğüm bir olgu.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Şubat 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1986 Sayı: 14 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.