7 Ekim 2023’te İsrailli ve yabancı sivillere yönelik Hamas saldırısının ardından gelişen olaylar, geniş bir kamuoyu tarafından İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği bir soykırım ve savaş suçları vakası olarak kabul edilmektedir. Başlangıçta, uluslararası toplum geniş ölçüde İsrail’in Hamas terörizmine karşı kendini savunma hakkını desteklemiştir. Ancak, İsrail’in sonraki eylemleri uluslararası hukukun ihlal edildiği üzerine ciddi endişelere yol açmıştır. Bu makale, İsrail’in tepkisinin kolonyal bir zihin yapısını yansıttığını ve Filistinlilerin eşit haklara sahip meşru talepleri olan bireyler olarak değil, kontrol edilmesi gereken tebaalar olarak görüldüğünü savunmaktadır. Bu kolonyal zihniyet, agresif askeri stratejiler ve İsrail güvenliğini Filistinlilerin refahının önüne koyan politikalarla kendini göstermektedir. İsrail’in İşgal Altındaki Filistin Topraklarındaki politikaları son yetmiş yıl boyunca geniş akademik tartışmalara ve küresel kınamalara konu olmuşken, bu analiz özellikle 7 Ekim saldırısının ardından İsrail’in eylemlerine ve üst düzey İsrailli yetkililerin söylemlerine odaklanmaktadır. Bu makale, mevcut bağlamda sömürge stratejilerinin nasıl uygulandığını inceleyerek, İsrail-Filistin çatışmasına dekolonyal bir perspektiften bakmayı amaçlamaktadır.
Filistin i̇şgal altındaki Filistin bölgesi İsrail soykırım savaş suçu dekolonyalizm
The events following the October 7, 2023, attack by Hamas on Israeli and foreign civilians have unfolded into what many view as a case of genocide and war crimes committed by Israel against the Palestinians. Initially, the international community broadly supported Israel’s right to self-defense against Hamas’ terrorism. However, Israel’s following actions have raised significant concerns. This paper argues that Israel’s response reflects colonial mentalities, where Palestinians are perceived not as equals with legitimate claims and rights but as subjects to be controlled. This colonial mindset is evident in aggressive military strategies and policies prioritising Israeli security over Palestinian well-being. Despite extensive academic discussion and global condemnation of Israel’s policies in the Occupied Palestinian Territories over the past seventy years, this analysis examines explicitly Israel’s actions and the rhetoric of senior Israeli officials following the October 7th attack. By focusing on these recent events, the paper explores how colonial strategies are employed in the current context, providing a decolonial perspective on the Israel-Palestine conflict.
Palestine occupied Palestine territory Israel genocide war crimes decolonialism
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 14 Ocak 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ocak 2025 |
Gönderilme Tarihi | 27 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 16 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 29 |