MAKÜ-Mehmet Akif Ersoy Dergisi (MAED), Tarih, Edebiyat, Sosyoloji ve Felsefe alanlarında özgün ve nitelikli çalışmaları bilimsel bir yaklaşımla ele almak amacıyla yayımlanan uluslararası hakemli bir e-dergidir. Birey ve toplum arasındaki münasebetin çok önemli olduğu çağımızda dergimiz, bireyi ve toplumu dikkate alan yayınlara öncelik verecektir. Bu sebeple, hayatı boyunca toplumsal problemlere karşı duyarlı olmuş, onları dert edinmiş ve özgün çözüm önerileri sunmuş olan Mehmet Akif Ersoy’a atfen derginin isminin “MAKÜ-Mehmet Akif Ersoy Dergisi” olmasına karar verilmiştir. Dergimiz toplumsal meselelerin araştırılmasında ve çözümünde tarihi, felsefi ve sosyolojik bakışın önemli olduğu gerçeğinden hareketle bu bakışı önceleyen yayınlar yapmayı amaçlamaktadır.
MAKÜ-Mehmet Akif Ersoy Dergisi (MAED), Tarih, Edebiyat, Sosyoloji ve Felsefe alanlarında yapılan akademik çalışmaları ve bu alanlarda ortaya konulan özgün yazıları yayımlar.
Makaleler APA’7 Publication Manual (http://www.apa.org) yayın biçimine uygun olarak hazırlanmalıdır.
MAKÜ-Mehmet Akif Ersoy Dergisi’ne gönderilen tüm çalışmalar, APA 7’ye göre hazırlanmış bu kılavuzda belirtilen kurallara göre düzenlenmelidir. EĞER BU KILAVUZDA APA 7 İLE ÇELİŞEN KURAL VARSA, APA 7 KURALLARI GEÇERLİDİR.
ÖZ/ABSTRACT
Makalelerde 70-200 kelimelik özet ve abstract olmalıdır.
ANAHTAR KELİMELER
Makalelerde en az 3 anahtar kelime bulunmakıdır.
BAŞLIK DÜZEYLERİ
Ana Başlık Ortalı, Kalın, ve Tüm Kelimeler Büyük
Alternatif başlık Ortalı, Kalın, ve Kelimelerin İlk Harfleri Büyük
Metin alt satırdan paragraf başı yapılmadan devam eder. Ana metin (gövde) iki yana yaslı, Times New Roman, 11 punto, tek satır aralıklı ve paragraftan son 6nk boşluk bırakılarak yazılmalıdır.
İkinci Düzey Başlık Paragraf Başından, Kalın, Her Kelimenin İlk Harfleri Büyük
Beşinci Düzey Başlık Paragraf Başından Bir Tab İçerde, Kalın ve İtalik Yazılır ve Nokta ile Biter. Metin başlığın nokta ile bittiği satırdan devam eder. Ana metin (gövde) iki yana yaslı, Times New Roman, 11 punto, tek satır aralıklı yazılmalıdır.
TABLO
Tablolar, 1’den başlayarak ardışık numaralarla Tablo 1, Tablo 2, Tablo 3… şeklinde numaralandırılmalıdır. Tablo ortalanmalıve bold olarak verilmelidir. Tabloların hazırlanmasında aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir.
• Tablolarda 1 satır aralığı kullanılmalıdır.
• Tabloların boyutu yazım alanını aşmamalıdır.
• Tablonun yazım alanına sığmadığı durumlarda yazı puntosu 8 puntoya kadar düşürülebilir. Gerekirse tablo ayrı bir sayfada verilerek, verildiği sayfa yönlendirmesi yatay olarak ayarlanabilir.
• Tablo numarası tablonun üstünde düz ve koyu bir şekilde verilmeli, tablonun ismi ise tablo numarasının hemen altında verilmelidir. Tablo numarası ve ismi tablonun ortasına gelecek şekilde yer almalıdır.
ŞEKİLLER
Şekiller de tablolar gibi, 1’den başlayarak ardışık numaralarla Şekil 1, Şekil 2, Şekil 3… şeklinde numaralandırılmalıdır. Şekil sayfaya göre ortalanarak verilmelidir.
Şekillerin hazırlanmasında aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir.
• Şekillerde 1 satır aralığı kullanılmalıdır.
• Şekil adındaki kelimelerin tümünün ilk harfleri büyük, diğerleri küçük ve italik yazılmalıdır.
• Şekil numarası ve ismi şeklin üstünde, ortalanacak şekilde yer almalıdır.
• Şekillerin boyutu yazım alanını aşmamalıdır.
• Eğer şekil bir yayından alınmışsa şekil adının yanında kaynak tüm künyesi ile belirtilmelidir.
Tek Yazarlı Çalışmalar
Yazar-tarih tipi alıntı yöntemi, metin içindeki uygun yere yazarın soyadını ve kaynağın yayım yılının yazılmasını gerektirir. Yayım yılının bilinmediği durumlarda yıl bilgisi yerine t.y. ibaresi kullanılır.
Alıntılar kitap, tez, rapor gibi sayfa sayısı çok olan kaynaklardan alıntı yapılıyorsa, alınan ifadelerin yer aldığı sayfa numarası da gösterilmelidir.
Özcan (2003) çalışmasında...
Prince (2012, s.45) tarafından yapılan araştırmada ... bulunmuştur.
Araştırmada ... sonuçlar elde edilmiştir (Yılmaz, 2015, s. 78).
İki Yazarlı Çalışmalar
Bir çalışma iki yazar tarafından yapıldıysa, metin içinde bu yayına her atıf yapıldığında her iki isme de atıf yapılır.
Özdemir ve Dindar (2013) çalışmasında ...
Ostrow ve Chang (2013) ... olduğunu belirtmiştir.
...olduğu tespit edilmiştir (Kurtines & Szapocznik, 2003).
İki yazarlı çalışmalarda iki yazarın da soy isimleri aynı ise ilk yazarın isminin baş harfleri her metin içi atıfa dâhil edilir.
... A. Ergen ve Ergen (2014) yaptıkları çalışmada.
... B. Özbay ve Özbay (2008) ve C. Özbay (2009)'un çalışmaları incelenmiştir.
Üç ya da Daha Fazla Yazarlı Çalışmalar
Üç ve daha fazla yazarlı çalışmalarda kaynağın ilk geçtiği yerden itibaren sadece birinci yazarın soyadı verilerek “vd.” bağlacı kullanılır.
Örneğin,
Büyüköztürk, Çakmak, Akgün, Karadeniz ve Demirel (2008) künyeli çalışma, metinde geçtiği ilk yer dahil, “Büyüköztürk vd.(2008)” şeklinde yazılmalıdır.
Online Kaynaklar
Online olarak erişilen kaynakların metin içinde gösterilmesinde şu yöntemler kullanılır:
• Web sayfasından alınan yazının yazarı ve yılı belli ise; (Miller, 2014)
• Web sayfasından alınan yazının yazarı belli, yılı belli değil ise; (Miller, t.y)
• Web sayfasından alınan yazının yazarı belli değilse fakat web sitesi resmi bir kuruma ait ise; (Gazi Üniversitesi, 2014)
• Web sayfasından alınan yazının yazarı da kurumu da belli değilse yazarı belli olmayan çalışmalar için geçerli olan kurallara uyulmalıdır.
Yazar, A. (Yayın Yılı). Kitap adı. Yayınevi.
Erkuş, A. (2013). Davranış bilimleri için bilimsel araştırma süreci. Seçkin
Byram, M. (1997). Teaching and asssesing intercultural communicative competence. Multilingual Matters.
• Çok yazarlı kitap örneği
Yirmi yazara kadar olan kitaplar için, ilk yirmi yazarın soyisimleri ve isimlerinin ilk harfi yazılır.
Yazar, A., Yazar, B., Yazar, C., Yazar, D., Yazar, E., Yazar, F. ve/and Yazar, G. (Yayın Yılı). Kitap adı. Yayınevi.
Aydın, N., Başar, M. & Coşkun, M. (2007). Finansal yönetim. Aktüel.
Byram, M., & Grundy, P. (2003). Context and culture in language teaching and learning. Short Run.
• Editörlü kitap örneği
Yazar, A. (Ed/Eds). (Yayın Yılı). Kitap adı. Yayınevi.
Özbek, M. (Ed.). (2005). Kamusal alan. Hill.
Buttjes, D., & M. Byram (Eds). (1991). Mediating languages and cultures: Towards an intercultural theory of foreign language education. Multilingual Matters.
• Editörlü kitapta bölüm örneği
Yazar, A. (Yayın Yılı). Yayın adı. A. Editör (Haz./Ed.), Kitap adı (s. sayfa numaraları). Yayınevi.
Kejanlıoğlu, B. (2005). Medya çalışmalarında kamusal alan kavramı. M. Özbek (Ed.), Kamusal alan içinde (s. 689-713). Hill.
Warschauer, M. (2005). Sociocultural perspectives on CALL. In J. L. Egbert & G. M. Petrie (Eds.), CALL research perspectives (pp. 41-51). Lawrence Erlbaum.
• Çeviri kitap örneği
Yazar, A. (Yayın Yılı). Kitap adı (A. Soyadı, Çev.). Yayınevi.
Bahtin, M. M. (2004). Dostoyevski poetikasının sorunları (C. Soydemir, Çev.). Metis.
Laplace, P. S. (1951). A philosophical essay on probabilities. (F. W. Truscott & F. L. Emory, Trans.). Dover.
• Ciltli kitap örneği
Yazar, A. (Yayın Yılı). Yayın adı. (cilt no). Yayınevi.
Reçber, B. (1995). Felsefe ansiklopedisi (5. cilt). İletişim.
Wiener, P. (Ed.). (1973). Dictionary of the history of ideas (Vols. 1-4). Scribner's.
• Ansiklopedi örneği
Yazar, A. (Yayın Yılı). Yayın adı. Ansiklopedi adı içinde (cilt no, s. numaraları). Yayınevi.
Ersoy, O. (1973). Kağıt. Türk Ansiklopedisi içinde (c. 21, s.112-115). Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı.
Bergmann, P. G. (1993). Relativity. In The New Encyclopedia Britannica. (Vol. 26, pp. 501-508). Encyclopedia Britannica.
• Gazete makaleleri
Yazar, A. (YIL, Ay Gün). Makale adı. Gazete Adı, sayfa numarası.
Öztuna, V. (2015, Aralık 5). Wifi'den 100 kat daha hızlı teknoloji: "Li - Fi". Zafer, s. 2.
Schwartz, J. (1993, September 30). Obesity affects economic, social status. The Washington Post, pp. A1, A4.
• Yazarı belli olmayan gazete makaleleri örneği
Makale adı. (YIL, Ay Gün). Gazete Adı, sayfa numarası.
Çocuk gelişiminde çevrenin rolü. (2015, Kasım/Aralık). Ankara Gazetesi.
Six sites meet for comprehensive anti-gang initiative conference. (2006, November/December). OJJDP News.
Bayraktar, N. (2006). Organ nakli - organ bağışı konusunda bilinçlendirme amacıyla interaktif eğitim materyali hazırlanması (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Ollis, J. C. (2011). Web 2.0 at a non-traditional charter school a mixed methods study (Unpublished Master's Thesis). Florida State University Insitute of Social Sciences, Florida.
Konuşmacı, A. (Yıl, Ay). Bildiri adı. Kongre/Sempozyum Adı’nda sunulmuş bildiri, Yer.
Odabaş, H. (2004, Ekim). İnternet tabanlı uzaktan öğretim modelinin bilgi hizmetlerine yönelik yükseköğretim programlarında kullanımı. Kütüphaneciliğin Destanı Uluslararası Sempozyumu'nda sunulmuş bildiri, Ankara Üniversitesi, Ankara.
Borg, S. (2015, April). Evaluating an action research scheme for English language teachers. Paper presented in IATEFL, Manchaster.
Aycan, Ş., Kaynar, Ü., Türkoğuz, S. ve Arı, E. (2002, Eylül). İlköğretimde kullanılan fen bilgisi ders kitaplarının bazı kriterlere göre incelenmesi. V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi'nde sunulmuş bildiri, ODTÜ, Ankara.
O'Loughlin, M., & Campbell, M. B. (1988, February). Teacher preparation, teacher empowerment, and reflective inquiry: A critical perspective. Paper presented at the Annual Meeting of the American Association of Colleges for Teacher Education, New Orleans.
• Ulusal ve uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitabında basılan bildiriler
Bildiri Kitabının İsmi İtalik Yazılmalıdır
Konuşmacı, A. (Yıl, Ay). Bildiri adı. A. Editör (Ed.)., Kongre/Sempozyum Adı içinde (sayfa numarası), Yer.
Tezbaşaran, A.A.(2008). Psikolojik testler ve etik: Yanıtlanması gereken sorular. Nizamettin K. (Ed.), I. Ulusal Eğitimde ve Psikolojide Ölçme ve Değerlendirme Kongresi içinde (s. 35-42).Ankara Üniversitesi, Ankara.
Herculano-Houzel, S., Collins, C.E., Wong, P., Kaas, J.H., & Lent, R. (2008). The basic nonuniformity of the cerebral cortex. Proceedings of the National Academy of Sciemces 105, 12593-12598.
Türk Dil Kurumu. (2011). Türkçe Sözlük. Ankara: TDK
7. Fotoğraflar
[Melih Sacar' ın Fotoğrafları]. (1978). Melih Sacar' ın Çalışmaları (Arşiv No. 456). Güzel Sanatlar Fakültesi Arşivi, Gazi Üniversitesi, Ankara.
[Photographs of Robert M. Yerkes]. (1954). Rober Mearns Yerkes Papers (Box 137, Folder 2292). Manuscripts and Archives, Yale University Library, New Haven, CT.
8.İnternet Kaynakları
1. Elektronik ortamdan alınmış kitap örnekleri
Goodfellow, R., & Lamy, M. (2009). Learning cultures in online education. London: Continuum, http://site.ebrary.com/lib/gazi/docDetail.action?docID=10362025.
Silvia, P. J. (2007). How to write a lot: A practical guide to productive academic writing [Kindle DX version]. http://www.amazon.com.
2. Makale
Podsakoff, N. P., Whiting, S. W., Podsakoff, P. M., & Mishra, P. (2011). Effects of organizational citizenship behaviors on selection decisions in employment interviews. Journal of Applied Psychology, 96, 310-326. http://dx.doi.org /10.1037/a0020948.
Metin içi alıntılarda; yazarlarının soyadı, eserin yayım tarihi ve doğrudan alıntılar da ise sayfa numarası da eklenmelidir.
Örnekler
(Balcı, 2001)
(Balcı, 2001, s. 26)
(Yıldırım & Şimşek, 2005)
(Pedhazur & Schmelkin, 1991)
Metin içi atıflarda yazar sıralaması: Metin içinde birden fazla kaynağa; yayın yılına göre değil, yazar adlarının alfabetik önceliğine göre atıfta bulunulur.
(Pedhazur & Schmelkin, 1991; Yıldırım & Şimşek, 2005)
Daha fazla bilgi için, aşağıdaki siteleri ziyaret edebilirsiniz.
•Purdue OWL: https://owl.purdue.edu/owl/purdue_owl.html
•Excelsior OWL: https://owl.excelsior.edu/
•APA Style Blog: https://apastyle.apa.org/blog/
Hiçbir ad altında yazar veya kurumundan ücret alınmaz.
MAKÜ-Mehmet Akif Ersoy Dergisi ücretsiz bir dergidir.
1970’de Almanya’nın Hilpoltstein şehrinde doğdu. Bebekken ülkeye geri dönünce doğum yeri hayatı boyunca bir karışıklıktan ibaret kaldı. Malum memlekette kimse yazımını bilmek zorunda değil. Bu yüzden olsa gerek belki elli değişik yazılışına tanıklık tanıklık etti. Ama Almanya ona geniş bir ufuk sağladı. Bir zamanlar annesi, dayısı, yengesi, kuzenleri, komşuları hep Almanya’da olunca orası sanki burasıymış gibi hayatın bir parçası oldu. Yollar, Yugoslavya, Marlboro, Johnny Walker, Nutella, Schwarzkopf, THY daha Türkiye’de bilinmezken onun için sıradan şeylerdi. Yıllar sonra bu markalar Türkiye’ye geldiğinde çocukluğunun ne kadar ayrıcalıklı olduğunu anladı. Ülkenin dışı, sekiz yaşından sonra yaşadığı Nebiyan’ın heybetli zirvelerine bakan o küçücük köyde her zaman onu celbetti.
Çocukken bir ara Karaman’da kaldı. Oradaki görüntüler net değil. O zamanlar her “Almancı” ailenin başına gelen onun da başına geldi. Aile dağıldı. Annesi 1975 Mayıs’ında çocuklarını kaptığı gibi baba toprakları Bafra’ya döndü.
Eğitimini Bafra ve Samsun’da tamamladı. Bir kış günü 28 Aralık 1996’da Berşan’la evlendi. İlayda ve İlber adında dünyalar güzeli iki çocukları oldu. Ağacı yaşken bükememiş olmalı ki ikisi de sayısalcı oldu. Biri zaten Bilgisayar Mühendisi, diğeri Fen Lisesi’nde küçük dağları ben yarattım havasında dolaşıyor. Ha bir de Boncuk adlı annesinin yadigârı kedileri ile yaşayıp gidiyorlar.
Pulları, dağları ve özellikle kitapları seviyor. Hele kitapları onun her şeyi. İster hastalık, ister tutku deyin 1983’ten beri varını yoğunu kitaplara harcıyor.
Allah nasip etti, kitaplar yazdı. Yıllardır, belki birileri okur diye Bosna Hersek, Karadağ, Sırbistan ve Balkanlar hakkında yazdıkça yazıyor.
Karadeniz’in dağlarına benzemese de 25 yıldır Burdur’da yaşıyor.
Fırsat buldukça Antalya’ya kaçıp operaya falan gidiyor. Sergi geziyor. Festivallere katılıyor.
Denizi pek sevmese de kanyonları, dağları, taşları seviyor. Bu sebepten o dağ senin bu dağ benim geziyor. “Dağlıyım ben” diyor. Valla Kanyonu’ndan Horma’ya, Arapapıştı’dan Tazı Kanyonu’na gitmedik yer bırakmadı. Çocukları küçücükken Sinop’ta Erfelek Şelaleri’ne de tırmandı, Saklıkent Kanyonu’nun sonuna gitmeye de çalıştı. Tabi bazen Turgut Şelalesi’nde olduğu gibi hayal kırıklığına uğradığı zamanlarda oldu. Olsun! Ne çıkar? Gün geldi Selge’den baktı dünyaya, gün geldi Yazılı Kanyon’dan. Bazen de Nebiyan Dağı gibi uludağları gözüne kestirdi. Sivas ve Afyon’da ayazın ne demek olduğunu öğrendi. İsis’de ayran içti. Pozantı’da hayallere daldı. Konya’da Mevlana, Bursa’da Yıldırım, Edirne’de Sinan, Samsun’da Mustafa Kemal, Van’da Selim, Kahramanmaraş’da Sütçü İmam, Malatya’da Battal Gazi oldu. Bir gece yarısı Antep’de beyran içmişliği, Edirne’de ciğer yemişliği var. Nemrut’da güneşin doğuşunu, Ortahisar’da sisin nasıl çöktüğünü gördü. Bazen Hacı Bayram’la bazen Hacı Bektaş’la ama en fazla da Yunus’la hem hal oldu. Çok çok eski zamanlarda Ağrı’nın gölgesi düştü üzerine. Süphan’a bakarak uyudu. En fazla kayan yıldızı Süphan’da seyretti mesela. Kimi zaman Kadirli Yoğunoluk, kimi zaman Andırın’ın Çokak Yaylası’nda gözünü açtı. Dünya’da Piva’nın geçit vermez dağlarını, Moraça’nın derin vadilerini, Mostar’ın hüznünü, Ganj’ın pisliğini, Yamuna’nın bataklığını, Vistül’ün ahengini, Ren’in korkunçluğunu, Sen’in romantizimini, Vardar ve İbar’ın kaynaklarını, Vltava’nın sevimsizliğini, Tuna’nın muazzamlığını gördü ama yine de “illa vatanım” dedi.
Fani gözleri çok yer gördü. Bakü’nün ve Prizren’in betonlaşmasına, Üsküp’ün Ortodokslaşmasına tanık oldu. Sarajevo. O hüzünlü şehirden nasıl turist avcısı bir şehir yaratıldığını üzülerek izledi. Tiflis’te Tamada’yı, Vilnius Trakai’de Karaimleri tanıdı. Paris’te Louvre’da Monalisa’nın gözlerine şöyle bir baktı. Ama bir arka odasındaki Sardanapal’ın Ölümü tablosunun önünde saatler geçirdi. Paris’e Eyfel’in tepesinden, Frankfurt’a Heleba’nın çatısından baktı. Barcelona’dan hiç etkilenmedi mesela. Roma’ya hayret etti. Floransa’da ne var yani demekle yetindi. Venedik’i hiç anlamadı. Dubrovnik ve Kotor’a bayıldı. Budva’nın kıyısından Adriyatik’e ayaklarını soktu. Novi Pazar, Akova (Bijelo Polje), Taşlıca (Pljevlja), Podgorica, Berane o kadar ondan ki. Bar ve Ulcinj’de, hiç unutmaz eşinin “Bak beni Karadağ diye başka bir yere getirmedin değil mi ?” sözüne muhatap oldu. Oralar o kadar bizden yani. Belgrad’dan Viyana’ya annesinin izinden yürüdü. Bebekken ana kucağında gezdiği yerleri kendi oğluyla defalarca arşınladı. Yeni Delhi’nin kaosu ile büyülenirken, Petra’da başka dünyalara yolculuk etti. Kabe’ye yüz sürdü. Mescid-i Nebevi’de gecenin bir yarısı namaz kıldı. Bir zamanlar Şam’da Türk olduğu için çok itibar gördü. Busra’da Peygamberin Rahip Basira ile olan karşılaştığı yerlere elini sürdü. Halep, Hama, Humus yıkılmadan önce oradaydı. Ne Köln Dom’undan ne La Sagrada Familia’dan ne Aziz Petrus Bazilikası’ndan etkilendi. Ne var ki Selimiye’de dizlerinin bağı çözüldü. Riga’da parklarda, Tallin’de sokaklarda, Prag’da belediye otobüslerinde, Viyana’da müzelerde, Budapeşte’de sokaklarda, Varşova’da kafelerde çok vakit geçirdi. Münih’te çocukluğunun Schöller kurabiyesini görünce heyecandan yerinde duramadı. Milano’da Balack Friday’a rastladı. Napoli’de polisin giremediği arka sokaklarda bile rahatça gezdi. Pompei’ye her gidişinde sanki ilkmiş gibi vay be dedi. Bled gölünü oğluşuyla birlikte tam turladı ama Hallstatt’a gece gitme gafletinde bulundu. Avusturya Alpleri’nde Rize mi güzel bura mı diye kafası karışmadı değil. Sofya’yı aklındaki gibi bulamadı, lakin Filibe’yi (Plovdiv) sevdi. Bükreş’in geçmiş ihtişamını gözünde canlandırmaya çalışırken, Bran’da Vlad’ın şatosuna bumuymuş dedi. Braşov’da peynirlerin tadına baktı. İlk sinagogu orada gördü. Estergon’da hüzne, Bratislava’da Türk korkusunun neler yaptırdığına tanıklık etti. Lüksemburg’dan bir şey anlamadı. Helsinki’nin sakinliği ona yaramadı. Belçika’da makoronları sevdi. Belgrad çok güzel ama Novi Sad’ın yeri ayrı dedi. Yenipazar zaten bizden. Tiran’da korkunun izlerine, Kroya’da tarihin nasıl değiştirildiğine güldü. Berlin’de müzeciliğe, Ljubljana’da insanların eğitim düzeyine hayran kaldı. Salzburg’da hâlâ aristokrasinin kol gezdiğini hissetti. Krakow’dan Varşova’ya giderken bir kompartımanı otuz kişi ile paylaştı. Tac Mahal’de yüzlerce Hintli ile türbeyi de gezdi. Trakai diye cennetten bir köşe olduğunu oraya gidince öğrenci. Keturiasdešimt Totoriu’da namaz kıldı. Cesis’te Türk şehitleri için fatiha okurken, Sigulda’yı boş geçmedi. Cesis’e giderken yolda Vangazi diye bir yerin olduğunu görünce ne diyeceğini şaşırdı. O kadar çok Balkanlar’da dolaştı, o kadar oralı oldu ki artık tanıdığı insanlar dâr-ı bekâya irtihallerine tanık olmaya başladı. Şimdilerde Machu Picchu ve Angkor Watt’a takmış durumda. Bazen de rüyasına Orhun’un hülyalı bozkırları giriyor. Kimi zaman Mete gibi Çin Seddini seyretmek istiyor. Allah ömür verirse oralara da giderim diyor. Her zaman THY ona torpil yapsın, ucuza bilet versin diye çok dilek tuttu ama bu dileği hiç gerçekleşmedi. Hele şu Çin Virüsü hayallerini yerle yeksan etti. Eğer avuç içi kadar bahçesi olmasa kafayı bile yiyebilirdi. Allah’tan üç beş makale, kitap ve bahçe derken bugünlere gelebildi.
Kızılından Karası’na çok deniz görmüşlüğü var. Hazar’la Baltığı birbirine çok benzetti. Kızıldeniz’in serinletmediğine, Atlas Okyanusu’nun insan sevmediğine hükmetti. Huyu kurusun Adriyatik’ten Akdeniz’e elini sokmadığı su kalmadı. Ölü Deniz’in gerçekten ölü olduğunu görünce şaşırdı kaldı.
Durmadan ağaç dikti. Özellikle çınar. Ara sıra devletin parkına diktiği ağaçlarla konuşurken görürseniz, sıkıntı yok. Deli değil. Sadece ağaçlarını çok sevdiğinden mazur görün.
MAKÜ-Mehmet Akif Ersoy Dergisi (MAED), Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. (CC BY NC)