Çevre politikası 1960’lardan itibaren dünya siyasi gündeminin en önemli
unsurlarından birisi olmuştur. Sanayi devriminden itibaren kirlilik ve kaynakların
tükenmesi gibi artarak biriken çevre sorunları, 2. Dünya Savaşı sonrasında
yaşanan aşırı sanayileşme, teknolojik gelişmeler ve var olan büyüme paradigması
sonucunda daha da hissedilir hale gelmiştir. Tüm bu sorunlar ilk etapta çevre
koruması ve ekonomik gelişme arasında derin bir çelişki ve sıfır toplamlı bir oyun
ilişkisi öngören bir anlayış ile ele alınmıştır. Dolayısıyla, çevre sorunları ile baş
etmek amacıyla gerçekleştirilen ilk çabalar da söz konusu iki hedefi dengeleme
amacı gütmüştür. Ancak kısa süre içerisinde ekonomik büyümenin
vazgeçilemeyecek bir hedef olduğunun anlaşılması sonucu, çevre sorunlarına
duyarlı bir ekonomik büyüme modelinin hayata geçirilmesi gerekliliği baş
göstermiştir. 1987 senesinde Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından öne
sürülen sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı işte bu ihtiyacın ürünü olarak ortaya
çıkmış ve çevre-kalkınma ilişkisini algılamada yeni bir yöntem ortaya koymuştur.
Sürdürülebilir kalkınma kısa sürede çevre sorunlarını ele alan uluslararası toplum,
hükümetler ve çevresel gruplar için ana yol haritası haline gelmiştir. Sürdürülebilir
kalkınma muğlak bir kavramdır ve bu bağlamda da pek çok yorumu bulunmaktadır.
Tüm bu birbirleriyle yarışan yorumlar arasında ekolojik modernleşme egemen
yorum haline gelmiştir. Bu çalışmanın temel amacı yukarıdaki iddiayı desteklemek
ve küresel, bölgesel ve ulusal çevre politikasındaki güncel gelişmeleri anlayabilmek
açısından ekolojik modernleşmeyi bir teori ve politika stratejisi olarak
derinlemesine ele almaktır
Ekolojik modernleşme sürdürülebilir kalkınma zayıf sürdürülebilir kalkınma
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Haziran 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 |