1990’lı yılların başından itibaren Avrupa Birliği’nde (AB) yeni bir düzenleyici mimari gelişmiş ve bu yeni mimari, klasik yürütme merci Avrupa Komisyonu’nun düzenleme kapasitesini genişleterek, kendini iki önemli teşkilat modeli çerçevesinde göstermiştir; ajanslar ve ağlar (networks). Ajanslar, özellikle son on yıldır ağların yerini alarak, sağlık, çevre, enerji, havacılık, finansal hizmetler gibi düzenleme faaliyeti gerektiren çok çeşitli politika alanlarında karşımıza çıkmaktadır. Birliğin gittikçe genişleyen faaliyet alanlarının yarattığı iş yükü karşısında, karmaşık yapıdaki azımsanmayacak miktarda işlemin yürütülmesi ajanslara bırakılmış, böylece belli ölçüde AB politikalarının uygulanması işlevini görmeye başlamışlar, yetkilerinin kapsamı genişlemiş, görevleri “hassas” konulara kayarak iyiden iyiye belirginleşmiştir. Bu çalışmada, AB kurumsal hukukunda yaşanan bu değişimin, Avrupa Ajansları ile ilgili bağımsızlık, denetim ve hesap verebilirlik tartışmalarına ilişkin bir Pandora kutusunu açmış olduğu ortaya konulmaktadır. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) 14 Mart 2012 tarihli ve 236/2012 sayılı Açığa Satış ve Kredi Temerrüt Takaslarının Bazı Görünümlerine İlişkin Tüzük’ün 28. maddesinin iptaline ilişkin 22.01.2014 tarihli C-270/12 sayılı kararı ile birlikte, Komisyon ile ajanslar arasındaki yetki devrinin sınırlarını belirlediği kabul edilen Meroni ilkesinin, Avrupa Ajanslarının lehine esnetildiği dikkate alınarak, Komisyon eksenli genişleyen ve meşruiyeti sorgulanan yeni bir “idari alanın” AB hukukunun temel ilkelerine ne ölçüde uyduğu tartışılmaktadır. Bu otoritelerin mevcut bağımsızlık ve hesap verebilirlik mekanizmalarını nasıl işlettiği hususunun yeniden değerlendirilmesi gerekliliğinin altı çizilerek idari usul teminatlarının (iyi idare ilkesinin geliştirilmesi veya savunma haklarının benimsenmesi gibi) güçlendirilmesinin, bu eksikliklerin giderilmesine hizmet edeceği sonucuna varılacaktır.
Avrupa Ajansları Avrupa Denetleyici Otoriteleri Avrupa Birliği İdare Hukuku Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi
In the beginning of 1990s, a new regulatory architecture emerged in the European Union and this new architecture served to expand the classical executive capacity of the European Commission, giving rise to two important organisational models: networks and agencies. Within a more dominant model, European agencies are now fully operational in divergent sectors such as health, environment, financial services, aviation and energy. In relation to the workload caused by the extensive scope of EU activities, agencies are dealing with a good amount of complex issues and therefore they function to implement EU policies, to some extent, with gradually increased powers. The institutional change that the Union has undergone along with the agencies’ extensive powers of rule-making and decision-making, has also opened Pandora’s box, relating to independence, review and accountability. The Court of Justice decision of 22 January 2014, Case C-270/12, UK v. Parliament and Council (Grand Chamber) on legislative conferral of intervention powers to European Securities Markets Authority (ESMA) is widely accepted as a more flexible approach to the Meroni doctrine which lays out the limits of the delegation of powers to agencies. This study aims to clarify to what extent the new “European administrative space” is compatible with general EU principles, focusing on administrative procedural safeguards, such as openness, good administration, transparency and access to documents, within different stages of the procedures conducted by relatively newly established European Supervisory Authorities.
European Agencies European Supervisory Authorities European Union Administrative Law European Securities and Markets Authority
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |