Ekonomik büyüme ve kalkınma, toplumların refah seviyesini anlama noktasında temel kavramlardır. Ekonomik büyüme, mal ve hizmet üretiminde görülen niceliksel artışı ifade ederken, kalkınma daha kapsamlı bir şekilde sosyal adalet, yaşam standartları ve gelir dağılımı gibi nitel faktörleri içermektedir. İslam ekonomisi, bireylerin maddi bağımlılıklarını azaltarak toplumun genel refahını sağlamayı ve sosyal adaleti öncelemektedir. Klasik iktisadın kıt kaynaklar ve sınırsız ihtiyaçlar yaklaşımından farklı olarak İslam ekonomisi, kaynakların israf edilmeden adil dağılımına ve helal kazanç yollarına vurgu yapmaktadır. Sosyal adalet, ekonomik dengesizliklerin çözümü ve toplumda dezavantajlı grupların korunmasını hedeflemektedir. Bu bağlamda dağılım ekonomisinin öncelenmesi önem kazanmaktadır. İslam, bireylerin servetlerini yalnızca kendi çıkarları doğrultusunda değil, toplum menfaatine uygun şekilde kullanmalarını emretmektedir. Ekonomik kalkınma, manevi değerlerle desteklenmediği takdirde sürdürülebilir bir refah anlayışına ulaşmak zor görünmektedir. İslam ekonomisi, adil gelir dağılımı, dayanışma ve sınıfsal ayrışmayı engelleyerek hem bireysel hem toplumsal faydayı gözeten kapsamlı bir çerçeve sunmakta ve kalkınmanın ahlaki bir zeminde gerçekleşmesini sağlamaktadır.
Bu inceleme, ekonomik büyüme ve kalkınmayı finansal göstergeler üzerinden değil, sosyal adalet kavramı üzerinden değerlendirmektedir. Çalışmada ekonomik büyüme ile kalkınma arasındaki ayrımın yanı sıra, sosyal adalet kavramı ele alınacaktır. Sosyal adaletin göz ardı edilmemesi gereken bir unsur olduğunu ve bu kavramla daha kapsayıcı bir kalkınma anlayışı geliştirileceği düşünülmektedir.
Economic growth and development are fundamental concepts in understanding societal well-being. While economic growth refers to the quantitative increase in the production of goods and services, development encompasses broader qualitative factors such as social justice, living standards, and income distribution. Islamic economics prioritizes societal welfare and social justice by reducing individuals' material dependencies. Unlike classical economics, which focuses on scarce resources and unlimited wants, Islamic economics emphasizes the equitable distribution of resources without waste and adherence to lawful means of earning. Social justice seeks to address economic disparities and protect disadvantaged groups within society, making the prioritization of distributive economics essential.
Islam the use of wealth not merely for personal gain but for the benefit of society. Economic development, if not supported by moral values, faces significant challenges in achieving sustainable prosperity. Islamic economics offers a comprehensive framework that promotes equitable income distribution, solidarity, and the prevention of class-based divisions, ensuring that development is rooted in ethical principles.
This study evaluates economic growth and development not solely through financial indicators but from the perspective of social justice. It examines the distinction between economic growth and development and highlights the importance of social justice as a vital component of inclusive development. It argues that prioritizing social justice fosters a more holistic understanding of sustainable progress.
Islamic Economics Social Justice Development Economic Growth Zakat
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Ekonomisi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 19 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 20 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 8 |
Maruf İktisat İslâm İktisadı Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.