Hoşgörüsüz imanıyla kalvinist, Tanrı'yı talep etmektedir. Yönelişinde büyüsel etkileşime,
kutsal ayinlere, kutsal yemek ayinindeki paylaşıma, münzevi hayat içindeki nedamet
çilekeşliğine yer olmadığı gibi; bunların kurtuluşu sağlayabileceğine dahi ihtimal
verilmemekteydi. Gerçekten de, kalvinist, Tanrı'nın hoşnutluğunu sağlayabilecek hiçbir
garantili yönelişin olmadığına inanmaktaydı. Yine de, inançlı bir kimse sıkı çalışmasıyla
kendisini Tanrı'ya adarsa, işinde başarıya ulaşırsa; bu başarı ya da yüksek kazancın, gerçekte
Tanrı'nın hoşnutluğunun ve kurtarmış olduğunun birer işaretleri olduğundan, hiç kimse kuşku
duymazdı. Servet sahibi bir kimsenin boş oturarak hazır serveti tüketmesi veya rahatlığın
keyfini çıkarması, en büyük günahkârlık olarak görülmüştür. Başarılı bir işadamı, Tanrı'ya
hizmet etme bilincinin bir gereği olarak, iş etkinliğini genişletmek maksadıyla kazandığı
parayı yeniden yatırıma aktarır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Politika ve Yönetim (Diğer) |
Bölüm | Yayında Olan Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2015 |
Gönderilme Tarihi | 1 Şubat 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Sayı: 7 |