Sinema teknolojisinin gelişimine kimya biliminde yaşanan gelişmeler öncülük etmiştir. Görüntünün kimyasal çözünürlük sonucu sabitlenmesi, fotoğrafın ortaya çıkmasını sağlar, bir adım sonrası ise sinemadır. Durağan görüntülerin hareketli gösterimi düşüncesi Lumiere Kardeşleri sinemanın mucidi kılar. Önceleri tek kişilik yapılan gösterimler, yerini zamanla yüzlerce kişinin aynı anda film izlediği sinema salonlarına bırakır. Sinemanın yedinci sanat olarak kabul görmesinde Amerikan ve Sovyet sinemacıların kurgu alanında yapmış oldukları çalışmalar önemlidir. Günümüze kadar gelecek olan sinemanın klasik anlatım yöntemleri bu dönemde oluşur. Kurgu sineması ve edebiyattan ödünç alınan dramatik anlatım yöntemleri zamanla yerini disiplinler arası geçişlerle görüntü sineması ve durum öykülemelerine bırakır. Kurgu ve olay örgüsüne dayalı anlatım geri planda kalırken, görüntünün kendi iç dinamikleri ve bireyin iç yolculukları ön plana çıkar. Sinemanın üretim teknolojilerinde filmden sayısal sistemlere geçiş, sinemanın üretimini yaygınlaştırmakla kalmayıp, her ilgili bireyi yönetmen konumuna taşımıştır. Filmlerin düşük bütçe ve dar kadrolu ekip ile çekilebilme olanağı, bağımsız yapımların önünü açarak sinema dilinin zenginleşmesini sağlamıştır. Salonlardaki sayısal gösterimlerle birlikte seyirciler de akışın yönlendiricisi haline gelir. Teknolojik gelişmeler bireysel sinemaya zemin hazırlamış ve yaşanan döngü sinemayı başlangıç yıllarındaki kişisel gösterimlere taşımıştır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Ocak 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 1 Sayı: 1 |