İstanbul’un Osmanlı Devleti tarafından 1453 yılında fethi sonrası birtakım düzenlemeler yapılarak camiye dönüştürülen Ayasofya, Türkiye Cumhuriyeti’nde de bu kimliği ile uzun yıllar hizmet vermiştir. Cumhuriyet ile birlikte başlayan Anadolu’da kurulmuş eski medeniyetlerin izlerini ortaya çıkarma politikası bu yapıyı da etkilemiştir. Bu kapsamda 1931’de Ayasofya’da başlayan Bizans mozaiklerini ortaya çıkarma çalışmaları bir adım daha ileriye taşınmış ve 1934’te tüm insanlığın ortak malı ilkesiyle müzeye dönüştürülmüştür. Bahsedilen abideyi bir ülkeye, dine, ulusa ait olmaktan çıkarıp tüm insanlığın ortak değeri haline getirilmesi amaçlanmıştır. Ancak çalışmalarla yapıya bir Bizans müzesi kimliğine uygun düzenlemelere ağırlık verilmiştir. Bunun içinde yapının iç, dış ve çevre düzenlemesinde çalışmalar yapılmıştır. Ayasofya’nın iç kısmında Türk-İslam eserlerinin sergilenmesi planlanırken; eski Bizans eserlerini ortaya çıkarma çalışmaları iç kısımdan sonra dış alanlarda da yürütülmeye başlanmıştır.
Bu çalışmada, Ayasofya’nın tarihi geçmişinden ziyade müzeye dönüştürülmesi sürecinde yapılan değişiklikler ortaya konulmuştur. Özellikle cami kimliğinden soyutlanarak nasıl bir dönüşüm geçirdiği, müzeye çevrilmesi sürecinde yapılan çalışmalar ve bu çalışmaların Türk ve dünya kamuoyundaki etkisi irdelenmiştir. Ayrıca, Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesi sürecinde dönemin siyasi ortamında gösterilen tepkiler ise bazı ulusal gazeteler taranarak ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | SOSYAL, BEŞERİ VE İDARİ BİLİMLER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
DERGİPARK Bünyesinde Faaliyet Gösteren MECMUA Sosyal Bilimler Alanında Yayımlanan
Uluslararası Hakemli Bir Dergidir