Almost every subject that is human or touches human life has found a place for itself in classical Turkish poetry, which ruled for about six centuries. However, these issues came to the fore after they were handled in the poet's imagination within the framework of classical poetry poetics or mystical symbolism. The phenomenon of migration also appears as both a subject and a metaphor in this poem. The social, political and historical aspects of migration are mostly handled in genres such as epics and legends. In some poetic siyer-i Nebi's and masnavis, the incident of migration has been handled based on narrative (tahkiye) and relatively in harmony with historical data. The concept of "migration", which emerges in the context of the lover-beloved relationship in general in classical poetry, especially in the type of ghazal, is also in the position of the mushabbahun bih (which is likened to itself) of "death". This concept; along with caravan, wrapped food for travels, ceres (caravan bell, bell, rattle), migration drum (kûs-ı rahîl), bandit, camel etc. By bringing many different words to the mind of the poet, it was used as a metaphor rather than a simple simile, and as a result, the fact of "death", which everyone knows and is inevitable, was expressed in a more artistic and literary way. In the study, the metaphor of migration was handled together with this rich usage and connotation field and the examples were tried to be analyzed in detail in terms of content and style.
Classical Turkish Poetry Sufi Poetry Metaphore Style Rhetoric Language Usage Death Migration
Yaklaşık altı asır hüküm süren klasik Türk şiirinde insani olan veya insan hayatına dokunan hemen her konu kendisine yer bulabilmiştir. Ancak bu konular doğrudan değil, klasik şiir poetikası veya tasavvufi sembolizm çerçevesinde şairin muhayyilesinde işlendikten sonra söz meydanına çıkmıştır. Göç olgusu da bu şiirde hem bir konu hem de metafor olarak karşımıza çıkmaktadır. Göçün toplumsal, siyasi ve tarihî yönleri daha çok destan ve efsane gibi türlerde işlenmiştir. Bazı manzum siyer-i Nebi’lerde ve mesnevilerde hicret hadisesi, anlatıya (tahkiye) dayalı olarak ve nisbeten tarihî verilerle uyumlu bir şekilde ele alınmıştır. Klasik şiirin genelinde, özellikle gazel türünde, ise âşık-maşuk ilişkisi bağlamında ortaya çıkan “göç” kavramı aynı zamanda “ölüm”ün de müşebbehün bih’i (kendisine benzetilen) konumundadır. Bu kavram; beraberinde kervan, kafile, azık (zâd), ceres (kervan zili, çan, çıngırak), göç davulu ve göç borusu (kûs-ı rahîl/rıhlet), eşkıya, deve vs. birçok farklı kelimeyi de şairin zihnine getirerek basit bir teşbihten ziyade metafor olarak kullanılmış ve neticede herkesin bildiği ve kaçınılmaz olan “ölüm” gerçeği daha sanatsal, edebî bir şekilde dile getirilmiştir. Çalışmada göç metaforu bu zengin kullanım ve çağrışım alanıyla birlikte ele alınıp örnekler içerik ve üslup yönünden ayrıntılı şekilde tahlil edilmeye çalışılmıştır.
Klasik Türk Şiiri Tasavvufi Şiir Metafor Üslup Belagat Dil KUllanımı Ölüm Göç
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları, Dilbilim, Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | FİLOLOJİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 14 |
DERGİPARK Bünyesinde Faaliyet Gösteren MECMUA Sosyal Bilimler Alanında Yayımlanan
Uluslararası Hakemli Bir Dergidir