İslamcılık, 19. yüzyılda bazı Müslüman aydınların aradığı kurtuluş reçetelerinden biri olarak günümüzdeki anlamlarıyla ortaya çıkmıştır. İslamcılık, özellikle Batı sömürgesine ve işgaline karşı İslam coğrafyalarında siyasal birlik ideolojisinin bir aracı olarak kabul görmeye başlaması Osmanlı açısından II. Meşrutiyet süreci ile gerçekleşmeye başlamıştır. Bu düşünce özellikle II. Abdülhamit dönemi politikalarında başat bir rol oynamış ancak II. Abdülhamit’in hal edilmesinden sonra terk edilmiştir. Bununla birlikte İslamcılığın fraksiyonları da dikkate alındığında uzlaşılmış tek ve genel geçer bir tanımından bahsetmek pek mümkün görünmemektedir. Bu durum üzerinde ise coğrafya, kültür, etkileşim, mezhep, devlet algısı ve çıkarları, ekonomik ve politik tercihler gibi çeşitli etkiler yer almaktadır. Bütün bu etkiler ve İslamcılığın gelişim serüveni içerisinde, II. Abdülhamit dönemi oldukça önemli tecrübeler sunmaktadır.
Kuşkusuz yakın tarihin önemli tecrübeleri ve politik stratejileri çoğu kez günümüzdeki bölgesel ve küresel siyaset konuları açısından önem arz etmektedir. Bu tecrübeler devletlerin dış politika tercihlerini ve faaliyetlerini yönlendirmede etkili olabilmektedir. Bu bağlamda II. Abdülhamit dönemi dış politikasının küçük bir bölümünü özetleyen bu çalışmada, kendisi bir İngiliz olan Abdullah Quilliam’ın, İslamcılık düşüncesi ve pratiği açısından önemli bir tarihsel tecrübe olarak ortaya konulması hedeflenmektedir. Böylece çalışma hem literatürde oldukça az çalışılmış bir konuyu gündeme getirmek hem de II. Abdülhamit’in dış politikasının İslamcılık düşüncesi açısından anlamlandırılmasına bir ölçüde katkı sunmayı öncelemektedir.
Islamism has gained its modern sense after its appearance as a panacea for salvation in the 19th century. As Islamism is embraced all across the Islamism countries against Western invasion and imperialism to achieve unity among Muslim communities, Ottoman State also could not remain isolated from this newly-emerging ideological wave particularly in the Constitutional Era. This ideology become heavily effective in setting the political agenda during the Abdulhamit II reign and remained so until he is deposed. Furthermore, as taken along with other varieties of Islamism, there is no single and universal definition of Islamism. This is crucially influenced from geography, culture, communication, creed, interests, and perception of state, political and economic interests as well. Besides these factors, the period of Abdulhamit II presents invaluable experiences for the improvement of Islamism.
It is clear that experiences and political strategies of modern age have left their traces on the regional and global political issues. These experiences are able to direct the foreign policy and activities of states. In this respect, this paper briefing the choices of Abdulhamit II over the foreign policy aims at demonstrating the role of British Abdullah Quilliam in Islamist ideology and practice from a historical perspective. The paper intends to shed light on relatively less-studied subject and analyze the foreign policy of Abdulhamit II in context with the Islamist tendencies of pertaining era.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 1 Eylül 2017 |
Kabul Tarihi | 1 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 1 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.