Bu çalışma Türkiye ve Yunanistan arasında 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması’na ek olarak din esasına göre gerçekleşen “Mübadele” sonucunda Yunanistan’ın Krifçe Köyünden Niğde İli Yeşilburç Köyüne zorunlu olarak göç eden mübadillerin göç hikâyelerinin ele alınması ve mübadelenin hala bugünkü yaşayan kuşaklarında bıraktığı izlerin değerlendirilmesidir.
Lozan barış görüşmeleri sırasında imzalanan, Türkiye’deki Rumlar ile Yunanistan’daki Müslümanların değişimine ilişkin mübadele anlaşması her iki ülke açısından da önemli sonuçlar doğurmuştur.
Mübadeleden hemen önce Niğde ilinde yaşayan Türk/Müslüman ve Rum/Ortodoks grupların son derece sükûn içinde birlikte kardeşçe yaşadıkları görülmektedir. Oysaki Batı Anadolu’daki Rumlar mütareke yıllarında Patrikhane ve Yunanistan’ın kışkırtmalarıyla isyan edip çeteler oluşturarak Türk köylerine saldırılarda bulunuyorlarken dahi Niğde’de bulunan Rumlar ve Türkler birbirlerine karşı hiçbir olumsuz faaliyetin içinde bulunmamışlardır. Mübadeleyi yaşayanlardan Niğde ili Yeşilburç köyü sakinleri; Yunanistan’ın Selanik şehrine bağlı 175 kilometre uzaklıktaki Grebene kazası Krifçe (Kivotos) köyünden Yeşilburç’a göç etmişlerdir. Yapılan çalışmada özellikle Yeşilburç köyüne yerleşen mübadillerin Niğde’nin farklı yerleşim yerlerindeki diğer mübadillere göre farklı bir kültürü mübadeleyle geçmişten günümüze kadar taşıdıkları görülmektedir. Ayrıca Yeşilburç köyü mübadillerinin anlatımları doğrultusunda mübadelenin bazı yazılı kaynaklarda belirtilen mübadele süreci açıklamalarına göre eksik yönlerinin kaldığı ve sonuçta mübadele çalışmalarında mübadillerin sözlü anlatımlarının ülkemiz mübadele çalışmalarında yeterli oranda yer almadığı sonucu şeklindedir. Göç eden 1. Kuşak mübadillerin sözlü ifadeleri, onların ellerindeki belge ve bazı kayıtlar mübadelenin özellikle Yunanistan’ın kuruluş döneminden başlayarak izlemiş olduğu politika ve baskılar neticesinde zorunlu olarak gerçekleştiği şeklindedir. Mübadele sürecinde her iki ülke mübadillerinin yerleşim ve mübadele organizasyonlarında büyük sıkıntılar yaşadığı da açıkça görülmektedir. Ayrıca mübadele sürecinde oluşturulan resmi kayıtların mübadillerle günümüze kadar ulaşan bazı bilgi ve belgelerin birbiriyle tamamen uyuşmadığı yönündedir.
Yeşilburç köyünde mübadele sürecinde ve sonrasında boşaltılan tarihi binalar ile mekânların mübadillerin sözlü ifadeleri ve de çeşitli kaynakların karşılaştırılması sonunda köyün tarihi eserlerinin ne yazık ki önemli oranda zarar gördüğü şeklindedir. Ayrıca günümüze kadar ulaşan az sayıda kalan tarihi eserlerinse hala bakımsızlıktan zarara uğraması da söz konusu!
Yeşilburç’ta birinci kuşak mübadillerin sayısı 2015 yılına kadar bir kaç kişi kadarken artık şimdi köyde yaşayanların çoğu üçüncü ve dördüncü kuşak mübadillerden oluşmaktadır. Günlük yaşamlarında az sayıdaki yaşlıların çoğu Rumca konuşabilmektedir. Fakat günümüz Yeşilburç köyü gençleri ise artık sadece Türkçe konuşabilmektedirler.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Ekim 2020 |
Gönderilme Tarihi | 2 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 4 Sayı: Özel Sayı |
DERGİMİZİN TÜRK DÜNYASINA AKADEMİK BAKIŞI
Milli Kültür Araştırmaları Dergisi akademik yayın hayatı, "Turan Kurultayı" sonuçları ile paralel yöndedir ve bu hedefler doğrultusunda yayın yapmaktadır.
Sonuç bildirgesi ana teması: Köklere inemezseniz göklere yükselemezsiniz..
Hedefi: 21. Yüzyıl Türk Asrı Olacaktır…
Macaristan’ın Başkenti Budapeşte yakınlarında Bugac’ta düzenlenen TURAN KURULTAYI’nda Türk soyundan gelen Macar, Azeri, Avar, Başkurt, Bulgar, Balkar, Buryat, Çuvaş, Gagavuz, Kabardino, Karaçay, Karakalpak, Kazak, Kırgız,Kumuk, Moğol, Nogay, Oğuz, Özbek, Tatar, Tuva, Türkmen, Uygur ve Yakut boyları bir araya gelerek aşağıdaki kararları almıştır…
1) Ümitlerimizi yeşerten Türk Devletler Teşkilatı’nın kurulması memnuniyetle karşılanmıştır.
2) Bütün dünyaya adından bahsettiren Türk Devletler Teşkilatı daha aktif hâle getirilmelidir.
3) Bu bağlamda Türk Devletler Teşkilatının ikinci ve üçüncü halkaları mutlaka kurulmalıdır.
4) Teşkilatın kurulacak ikinci ve üçüncü halkalarında, “Türk Devletler Teşkilatında biz neden yokuz” diyen pek çok devlet gibi, Balkanlar’dan Moğolistan’a, Uyguristan’dan-Kore’ye kadar bütün akraba toplulukları yer almalıdır.
5) Bunun dışında; Özellikle Balkan Türkleri olmak üzere, Kamboçya’dan-Sri Lanka Türklerine, Pakistan ve Himalaya’daki Türklerden, Girit Türklerine, Libya’da ki Türklerden-Irak’taki Türkmenelindeki Türklere, Romanya Türklerinden-Kırım’a, Nijer’de yaşayan Tuaregler’den-Doğu Afrika’da ve Ortadoğu’da yaşayan Osmanlı Türkü’nün torunlarına, Sibirya’dan Kafkaslara, Tacikistan’a kadar hiçbir oba ve aşiretleri dışarıda bırakmadan temsilci alınması zarûrî olmuştur.
6) İşte öyle bir yapıya büründürülecek Türk Devletler Teşkilatı’nın önemli çalışması hâline gelen TURAN KURULTAYI için teklifimiz; bundan böyle dönüşümlü olarak her iki yılda bir diğer Türk Cumhuriyetlerinin birinde, olimpiyat oyunlarıyla, ekonomik ve kültürel oturumlarıyla kısaca her yönüyle icrâ edilmelidir.
7) Bugün Türk Devletler Teşkilâtının kurulması gibi; Turan Birliğini kurma mücâdelesi için, tam 100 yıl önce şehit düştüğü 4 Ağustos 1922’ye kadar, işgaldeki Türk Devletlerini kurtararak TURAN bayrağı altında biraraya getirmek isteyen Enver Paşa unutulmamalıdır. Anıtı dikilmeli, hayatı ve mücadelesi film yapılarak gelecek nesillere aktarılmalıdır.
8)Türk Devletler Teşkilatının bünyesinde ortak ordu, ortak pazar ve ortak parlamento kurulmalı ve üçer aylık dönemlerde Macaristan Parlamentosunda toplanarak yapılan çalışmalar gözden geçirmelidir.
10) Yine TDT bünyesinde Türk Dünyası Stratejik Araştırmalar Merkezi ve Türk Dünyası Araştırmalar Enstitüsü,Türk Dünyası Akademisyenler Birliği, Türk Dünyası Tarım Birliği (hayvancılık dahil), Tür Dünyası Sağlık Teşkilatı ve Türk Dünyası Arama Kurtarma (TÜDAK) kurulmalıdır.
11) Türk Dünyası Ekomomik Formu iki yılda bir Türk Dünyasının kalbi konumundaki Aşkabat’ta yapılmalıdır.
12) Türk Dünyası Bilim Olimpiyatları iki yılda bir Özbekistan’da icra edilmelidir.
13) Türk Dünyası Uzay Araştımaları Enstitüsü kurularak Kazakistan’da her yıl toplanmalıdır.
14) Türk Teknofest Festivali her yıl Türkiye’de yapılmalıdır.
15)Türk Dünyası Yüksek Öğrenim Kurumu kurulmalı, Türk Dünyasındaki üniversitelerin denkliği için üniversitelerde ıslah çalışmaları yapılmalıdır.
16) Türk Dünyası Hekimler Birliği Kurularak her yıl Azerbaycan’da biraraya gelmelidir.
17) Türk Dünyası Bilim Ödülleri düzenlenmeli ve iki yılda bir yapılan Turan Kurultayında sahiplerine takdim edilmelidir.
18) Türk Dünyası Film Festivali ve Türk Dünyası Erovizyon Müzik yarışmaları dönüşümlü olarak Kırgızistan’da birer yıl arayla yapılarak dereceye girenlere ödülleri verilmelidir.
19) Merkezi İstanbul’da olan Türk Dünyası Belediyeler Birliği “iş birliği-güç birliği” kapsamında genişletilerek, en küçük belediyelere kadar bütün Türk Dünyasını kapsayacak şekilde dizayn edilmelidir.
20) Türk Dünyası Kültür, sanat, edebiyat çalıştayları yapılarak Türk Dünyasının ortak değerleri, özellikle Dede Korkut, Nasrettin Hoca, Atilla, Timur, Uluğ Bey, Ali Kuşçu gibi önemli şahsiyetler anlatılmalıdır.
21) “Tarihini bilmeyen milletlerin coğrafyasını başkaları çizer” düsturuyla, Türk Dünyası ortak tarihi yeniden yazılmalıdır. Bunun İçin “Millî Tatihçiler Şurâsı” âcilen kurulmalıdır.
22) Başta Doğu Türkistan olmak üzere Musul-Kerkük, Kıbrıs, Kırım, Batı Trakya gibi Türk Bölgelerinin statüleri uluslararası platformlarda sürekli dile getirilerek, layık oldukları konuma gelene kadar dünya gündeminde kalmaları sağlanmalıdır.
Bütün dünya bilmelidir ki, 21. Yüzyıl Türk Asrı Olacaktır.
Turan Kurultayı Bilim Kurulu
TURAN KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ..
Budapeşte, 13.08.2022