Etica isimli çalışmasında, duyguların mantığını kuran Spinoza'ya göre, fikirler duygulanışları, duygulanışlar da bedeni etkiler. Dışsal bir nedenin ideasının-fikrinin- yarattığı kıskançlık, öfke, kin, nefret gibi duygular bedenin etkinlik gücünü düşürür. Bunun yerine Spinoza, sevgiye dayalı ve ondan türetilen olumlu duyguların konulmasının, insanın doğal yapısına daha uygun ve daha rasyonel olduğunu söyler. Ona göre, insanın etkinlik gücünü düşüren duygular ancak daha güçlü bir duygu olan sevgi duygusu ile galebe çalınır. Schopenhauer'da ise beden, isteklerin merkezi ve duyguların santralıdır. İnsan ölünceye kadar, beden biteviye yeni yeni ihtiyaçlar üretmeye devam eder. İnsana düşen, dünyadan el etek çekmek duyusal kaynaklı hazlardan ve acılardan elden geldiğince kendini soyutlamaktır. Çalışmamızda beden, duygulanım, akıl ve çevre etkileşimi, insan bütünlüğü göz önünde bulundurularak ele alınmış, bu öğeler arasındaki uyumun, sağlıklı ve mutlu bireyler oluşturabilmekteki rolü üzerinde durulmuştur. İstekler ve akıl arasındaki parçalanmanın, şizofrenik bireyler yaratabileceği, Spinoza ve Schopenhauer'ın düşüncesi üzerinden tartışılmıştır. Bütünlüğü parçalanmış insan bedeninin, altı ve üstü arasındaki gerilim, diğer bir ifadeyle alt yapı (tenasül organları) ile üst yapı (akıl) arasındaki çatışma, başka bir deyişle etkileşim, tartışmamızın ana izleğini oluşturmaktadır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Çağdaş Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 5 Sayı: 1 |
Adres: Akdeniz İnsani Bilimler Dergisi Akdeniz Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi 07058 Kampüs, Antalya / TÜRKİYE | E-Posta: mjh@akdeniz.edu.tr |