Evlilik, sosyal yapının temel taşı olan ailenin oluşmasında en önemli etkiye sahip kurumdur. Böylece bireyin varoluşunun ve bireyselleşmesinin ilk adımı olarak dünyaya gelişinin gerçekleşmesi sağlanmış olacaktır. Diğer bir açıdan ise belli bir olgunluğa erişmiş bireyin, toplum içerisinde belirli bir statü kazanması ve sosyal yapının bir unsuru olabilmesi açısından evlilik yine önemli bir kurumdur. Varoluşçu yazarlardan sayılan Soren Kierkegaard ve Franz Kafka, evlilik konusunda bu düşünceye paralel fikirler savunmaktadırlar. Özellikle Kierkegaard evlilik konusunda önemli tespitlerde bulunmuş ve bireyin varoluşu açısından evliliği önemli bir merhale olarak görmüştür. Kafka ise karmaşık ve anlamsız bir yapı olarak gördüğü yaşam karşısında bireyin kendi varlığını koruyabilmesi açısından evliliği bir dayanak olarak görmüştür.
Oğuz Atay, Kafka ve Kierkegaard’dan birçok konuda oldukça etkilenmiş olmasına rağmen evlilik konusunda tam tersi bir görüşe sahiptir. Atay, eserlerinde evli bireyin, kendini gerçekten ifade edememesini, bireysel varoluşunu tam olarak gerçekleştirememesini işlemiştir. Atay’ın eserlerinde varoluşsal bir arayış içerisinde olan bireyler, ancak evlilik bağlarından kurtularak bir sonuca erişebilmektedirler.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 3 Sayı: 2 |