Burning mouth syndrome is a chronic disease characterized by taste change and burning mouth feeling with oral mucosa, which is clinically normal. In the etiology of this disease, psychogenic factors such as depression and anxiety are significant. It is frequently detected in the older female patients. Our patient was a 56-year-old female. The complaints of this patient initiated with stomachache and burning mouth 10 years ago, and such complaints recurred severely within the last 4 months. According to the clinical and laboratory results of the patient, no local or systemic organic underlying reason could be detected. In the psychological evaluation of our patient, such situations as the marriage and leaving of nephew (loss of a beloved person), life dependent upon father’s wage, and unemployment, lack of support by the relatives and society (deficiency in socioeconomic life and lack of social support), mother’s permission depending life and relevant behaviors (depending roughly upon the mother in daily routines) were detected to be associated with psychiatric effects particularly depression. Based upon the DSM IV criteria, a clinical negotiation was done and accordingly depression and generalized anxiety disorder were diagnosed. In Beck’s Anxiety Scale medium grade anxiety (BAS=17) and in Beck’s Depression Scale medium grade depression (BDS=20) were detected. Sertraline 50 mg/day for burning mouth syndrome and trazodone 50 mg/day for sleeping problem were administrated as well as for depression and anxiety. Additionally, individual support treatment was applied to the patient. It was detected in the control examination that BAS score was reduced to 9 and BDS score was reduced to 11. In this study, we intended to discuss the anxiety disorder and depression connection of the patient presenting with burning mouth syndrome. In conclusion, following the exclusion of organic etiology factors in the old patients particularly presenting with burning mouth disorders, psychological factors should be considered. In addition, the importance of multidisciplinary approach is stressed. When such patients are detected, psychological analysis should be done and relevant treatment should be arranged.
Yanan Ağız Sendromu (YAS); oral mukozanın klinik olarak normal olması ile birlikte tat değişiklikleri ve ağızda yanma hissi ile karakterize süreğen bir hastalığıdır. Etiyolojisinde depresyon ve anksiyete gibi psikojenik etmenler önemli yer tutmaktadır. Daha çok ileri yaşlarda kadınlarda görülmektedir. Olgu 56 yaşında kadın hasta idi. Yakınmaları 10 sene önce mide ağrısı ve ağızda yanma şikâyetleriyle başlamış, son 4 ayda ise tekrar çok şiddetli bir şekilde ortaya çıkmış. Hastanın yapılan klinik ve laboratuvar bulgularına göre lokal ya da sistemik organik bir neden saptanamadı. Yapılan ruhsal değerlendirmede ise, olgumuzda yeğeninin evlenip gitmesi (sevilen birinin kaybı), babasının maaşıyla geçinmesi, herhangi bir işte çalışmaması akraba ve çevresel desteğin olmaması (sosyoekonomik anlamda yetersizlik ve sosyal destek kaybı), hala annesinden izinsiz bir şey yapamaması, ona göre davranması (kabaca günlük etkinliklerinde annesine bağımlılık) gibi durumların özellikle depresyon olmak üzere psikiyatrik belirtiler ile ilişkili olduğu gözlemlendi. DSM IV ölçütlerine göre yapılan klinik görüşme sonucu depresyon ve yaygın anksiyete bozukluğu tanısı konuldu. Depresyon ve anksiyete şiddetini değerlendirmek için uygulanan Beck Anksiyete Ölçeğinde orta düzeyde anksiyete (BAÖ=17) ve Beck Depresyon Ölçeği’nde orta düzeyde (BDÖ=20) depresyon bulundu. Hastaya depresyon ve anksiyetesi için YASnda da etkinliği gösterilmiş olan sertralin 50 mg/gün ve uyku problemi için trazodon 50 mg/gün başlandı. Ek olarak hastaya bireysel destekleyici tedavi uygulandı. Kontrol muayenesinde şikâyetlerinin belirgin olarak azaldığı ve BAÖ puanının 9’a, BDÖ puanının 11’e düştüğü görüldü. Bu olguda YAS olan bir hastanın anksiyete bozukluğu ve depresyon bağlantısının literatür ışığında tartışılması amaçlanmıştır. Sonuç olarak özellikle ağız yakınmaları olan başta kadınlar olmak üzere yaşlılarda, organik etiyolojik etmenler dışlandıktan sonra psikojenik etmenler akla gelmelidir. Ayrıca multidisipliner yaklaşımın önemi ortaya çıkmaktadır. Bu tür hastalar tespit edildiğinde ruhsal bozukluk açısından değerlendirme yapılmalı ve bu yönde tedavi düzenlenmelidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Şubat 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 3 Sayı: 2 |