Objective: Premenstrual syndrome (PMS) represents a significant public health problem for women and it is particularly common in younger age groups. This study aimed to estimate the prevalence, severity, and determinants of PMS and dysmenorrhea and their effects on school performance in medical students. Method: In this study (performed at Ataturk University School of Medicine in Erzurum, Turkey), 236 students were randomly selected from 554 female medical students. The participants who agreed to participate in the study completed the Premenstrual Assessment Form (PAF), a sociodemographic form, and a questionnaire assessing school performance and other functionality areas. Results: PMS symptom severity was as follows: 32.2% (n=76) exhibited no symptoms, but mild, moderate, and severe symptom severity were 41.9% (n=99), 20.3% (n=48), and 5.5% (n=13), respectively. Higher levels of carbohydrate and junk food consumption were related with higher premenstrual symptom scores (x=18.475, p=0.030). Of all participants, 67% had dysmenorrhea, which was significantly related with severe premenstrual symptoms (x=14.471, p=0.002) and poorer school performance. Conclusions: Diet recommendations (e.g., eating less junk food and carbohydrates) could help young women by reducing symptoms. Because dysmenorrhea seems to be strongly related with severe premenstrual symptoms and poorer educational performance, treatment strategies (even those merely aimed at pain control) could help to improve the class attendance and exam performance of female medical students.
Giriş: Premenstrüel sendrom özellikle genç erişkinlerde sık görülen ve işlevsellik kaybına neden olabilen önemli bir mizaç bozukluğudur. Biz bu çalışmada tıp fakültesi öğrencilerinde adet öncesinde meydana gelen davranışsal, duygusal ve fiziksel değişiklik şiddetinin ve dismenorenin işlevselliğe ve özellikle de okul işlevselliğine olan etkisini kesitsel olarak değerlendirmeyi amaçladık. Yöntem: Bu çalışma Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp fakültesinin okumakta olan bütün sınıflardaki toplam 584 kız öğrenci arasından tüm sınıflardan eşit sayıda olacak şekilde rastgele seçilmiş 236 öğrenci ile yürütüldü. Katılımcılar premenstrüel değerlendirme formu ve sosyodemografik özellikleri, adet döneminin özelliklerini, diyet ve egzersiz alışkanlıklarını ve işlevselliği değerlendiren çalışmamız için hazırlanmış bir form ile değerlendirildi. Sonuçlar: Katılımcıların %32.2 sinde (n=76) premenstruel belirti yoktu, %41.9 (n=99) hafif düzeyde, %20.3 (n=48) orta derecede ve %5.5 (n=13) ağır premenstrüel belirtilere sahipti. Karbonhidrat içeriği yüksek, abur cubur niteliğinde yiyecek tüketimi yüksek premenstrüel belirti skorlarıyla ilişkiliydi (x=18.475, p=0.030). Katılımcıların %67’sinde dismenore vardı ve dismenore şiddetli premenstrüel belirtilerle ve düşük okul performansı ile anlamlı bir ilişkiye sahipti (x=14.471, p=0.002). Tartışma: Premenstrüel dönemdeki davranışsal, duygusal ve fiziksel değişiklikler özellikle de ağrılı adet görme hem devamlılık hem de sınav performansı ile değerlendirilen okul performansını olumsuz etkilemektedir. Ağrı kontrolü ve diyet önerileri, özellikle de abur cubur niteliğindeki yüksek karbonhidrat içerikli, paketli gıda tüketimini azaltılması tedavide önemli yer tutabilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 2 Sayı: 4 |