Ulusların inşa sürecine tanıklık ettiğimiz 20. yüzyılın alamet-i farikası, büyük çaplı nüfus hareketleri, soykırımlar, etnik temizlikler, belli bir kültürü hedef alan asimilasyon projeleri oldu. Yüzyılın henüz başında uygulamaya konulan Ermeni tehciri, uluslaşma sürecinde homojen bir nüfus yaratma gayesinin sebep olduğu en büyük ve en yıkıcı trajedilerden biri olarak tarihe geçti. Tehcire yönelik tarihyazımının devletler arası bir siyasi çekişmeyle bulandırıldığı bir ortamda, kendi tanıklıklarını aktararak bir toplumun belleğinde iz bırakan büyük katliamın bütün boyutlarını ortaya sermeye çabalayan Ermenilerin hatıratları önem kazanmaktadır. Kaleme alınan bu çalışma, Armıdanlı Bedros’un hatıratında yer alan 1915 Ermeni tehcirine dair anlatıları, Agamben’in tanıklık meselesine yönelik okuması üzerinden incelemektedir. Bedros’un hatıratı, katliamın boyutlarını gözler önüne sererken, tehcirden kaçan Ermenilerin kendi arasındaki çekişmelere, beklenmedik anlarda, umulmadık kişilerden gelen yardımlara, dayanışmalara da ışık tutmaktadır. Bu bağlamda hatırat, tehcirin bir toplum üzerindeki etkilerini çok boyutlu bir bakış açısıyla ele almaya olanak tanıyan, tarihsel bir belge niteliği kazanır
Massive population movements, genocides, ethnic cleansings, assimilation strategies were all the defining characteristics of 20th century, the century of nation-building. Just at the beginning of the century, the Armenian Deportation tragedy was one of the greatest and most devastating results of an attempt to homogenize the population of the nation. As the historiography on the deportation has been blurred by political conflicts between the states, the memoirs of the witnesses becomes more valuable with their ability to reflect the first hand experience of the witnesses and to reveal all the dimensions of the massacres that have left a deep mark on the memory of a society. This article analyzes the narratives of 1915 Armenian Deportation in the memoir of Bedros of Armıdan, through the perspective provided by Agamben’s conceptualization of the testimony. The memoir of Bedros unfolds the ranges of the massacres; yet it also enlightens the conflicts between the Armenian deportees and the aids from most unexpected people at the most unexpected times. Thus, the memoir of Bedros, as an historical document, becomes a tool to comprehend the effects of the deportation on a society with wide, multiple perspectives
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Sayı: 12 |