Çevre hukukunun kapsamına, çevreyi korumak ve geliştirmek, çevre kirliliğini gidermek ve zararları tazmin amacıyla kurallar koymak, bütün bunlar için kaynak yaratmak ve yaptırımlar önermek girmektedir. Çevre hukuku, yasal ve finansal araçlarla korumanın masraflarını karşılayan sorumlular ile çevresel zararın giderilmesi amacını taşıyan yeni çevresel ilke ve tanımlara dayanmaktadır. Bu kapsamda, çevreyi kirletenlerin hukuki sorumluluğuna, ortaya çıkan zararın tazmin ettirilmesi amacıyla gidilmektedir. Çevresel sorumluluk, gelecek kuşaklar için bugünkü kuşakların, emanet olarak yaşadıkları çevrenin korunması sorumluluğunu içeren “sürdürülebilirlik” kavramına dayanmaktadır. Günümüzün en büyük çevre sorunu olan iklim değişikliğinin; etkilediği dezavantajlı grupların yanı sıra gelecek nesillerin haklarına olan etkisi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir gündem maddesidir. Bu hakların korunması ve geliştirilmesi ile mağduriyetlerin önlenmesi öncelikle devletlerin sorumluluğundadır. Çevrenin ve dolayısıyla sağlığın korunması alanındaki faaliyetlerini kamu hizmeti olarak yürütmek zorunda olan ve sosyal devlet ilkesini hayata geçirmek isteyen devlet, kamu düzeninin bir parçası olan çevreye ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği yetki ve görevleri layıkıyla yerine getirmelidir. Bu görevlerin yerine getirilmesinde devletin sorumluluğunun kapsamının belirlenmesi önem arz etmektedir. Bireylerin sorumluluğunun yasal kurallara bağlanması, uyulması zorunlu ilke, kural ve yaptırımların belirlenmesi ise çevresel sorumluluğun dayanağını oluşturmaktadır.
Çevresel sorumluluk Devletin Pozitif Yükümlülüğü Çevre Hakkı İdarenin Sorumluluğu
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kamu Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 17 Sayı: 38 |