Giriş: Pembe, nemli ve kaslı bir doku olan dil, çiğneme, yutma, tat alma ve
konuşma organıdır. Bu oldukça gelişmiş olan organ, birçok farklı hastalığa
neden olan çok sayıda hücre tipini bünyesinde barındırmaktadır. Halihazırda
literatürde dil hastalıkları prevalansı ve dil lezyonları ile ilişkili
faktörler hakkında yeterli veri yoktur.
Amaç: Bu çalışmanın amacı büyük bir referans merkezine ayaktan başvuran
hastalar arasında dil hastalıklarının sıklığını ve bu hastalıkları etkileyen
faktörleri tespit etmektir.
Metod: Bu, Mart 2016 ile Mart 2017 yılları arasında 1808 hastanın [769 erkek
ve 1039 kadın; ortalama yaş, 42.07 ± 18.01 yıl (dağılım: 18–102 yıl)]
prospektif olarak değerlendiridiği bir çalışmadır. Dil lezyonlarını da içeren
ayrıntılı demografik ve klinik veriler kayıt altına alınmıştır. Mann-Whitney U
ve χ2 testleri istatiksel analizlerde kullanılmıştır, p < 0.05 olan değerler
istatiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.
Bulgular: Dil lezyonları 441 (%24.4) hastada görülmüştür. En sık tespit edilen
dil lezyonu paslı dil (%30.6), fissüre dil (%21.9) ve kandidiyazis (%16.3) idi.
Bu lezyonların genel prevalansı sırasıyla %7.5, %5.1 ve %4 idi. Ayrıntılı
istatiksel analizler, yaş (p < 0.001), cinsiyet (p < 0.001), sigara
kullanımı (p < 0.001), kahve tüketimi (p = 0.012), diş tedavisi hikayesinin
(p < 0.001) çalışma grubu içerisinde daha yüksek oranda dil hastalığı ile
ilişkili olduğunu göstermiştir.
Sonuç: Bu çalışma ile dil lezyonlarının çalışma grubumuzda sık olduğunu
gösterdik. Bu sonuçları destekleyen ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Background:
The moist, pink, muscular tissue, tongue, serves as an organ of mastication,
swallowing, tasting and vocalization. This highly specialized organ encompasses
several cell types, which give rise to different kinds of diseases. There is a
limited data on the prevalence rates of tongue diseases and factors associated
with tongue lesions.
Objective:
The purpose of this study was to explore the prevalence rates of tongue
diseases among outpatients of a large referral center and to determine factors
associated with tongue diseases.
Methods:
This was a study of 1808 patients [769 men and 1039 women; mean age, 42.07 ±
18.01 years (range: 18–102 years)], who were prospectively enrolled between
March 2016 and March 2017. Detailed demographic and clinical data, including
tongue lesions were recorded. Mann-Whitney U and χ2 tests were used for
statistical analysis, with a significance threshold of p < 0.05.
Results:
Tongue lesions were observed in 441 of 1808 patients (24.4%). The most
frequently observed tongue diseases were coated tongue (30.6%), fissured tongue
(21.9%) and candidiasis (16.3%). The general prevalence of these lesions were
7.5%, 5.1% and 4%, respectively. Detailed statistical analysis revealed that age
(p < 0.001), gender (p < 0.001), smoking habits (p < 0.001), coffee
consumption (p = 0.012) and dental treatment history (p < 0.001) were
associated with higher rates of tongue diseases within the study group.
Conclusions:
We have demonstrated that tongue lesions were common in our study population. Further
studies are needed to support these results.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Klinik Tıp Bilimleri |
Bölüm | Original Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 1 |