Ali Fuad Başgil Hoca’nın son öğrencilerinden biriyim. 1959-1960 ders yılının ilk günlerinden biriydi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin büyük amfisi olağanüstü hareketlilik kazandı. Koca amfi bir anda tıklım tıklım doldu. Ord. Prof. Ali Fuad Başgil derse gelecekmiş, dediler. Merdiven başlarında bile ayakta duracak yer kalmamıştı. Üst sınıflardaki öğrenciler, başka fakültelerden gelenler hatta dışardan katılan yaşlı başlı misafir dinleyiciler kıpır kıpır bir heyecanla bekleşiyorduk. Uzun ve büyük kürsünün arkasındaki kanatlı kapı açıldı; önde orta boylu, tıknaz, pembe yüzlü beyaz saçlı şık giyimli “zat-ı muhterem” ağır, emin adımlarla mikrofona yaklaştı. Arkasındaki refakatçi heyet profesörler, doçentler, başasistan ve asistanlar kıdem sırasına göre yerlerini aldılar. Yeni asistanlar ön sıralarda öğrencilerin arasına oturdular.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 14 Sayı: 52 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi