Eski bir toplumun doğal olarak kimyasında bulunan ve en hakim bileşkesini oluşturan din olgusu nasıl ihmal edilebilirin cevabı basittir aslında: yeni bir toplum yaratma projesi. Ve fakat buradaki ihmal, bir gözden kaçırmaya değil, gözden uzaklaştırmaya yaslanmıştır. Mardin’in bize anlattığı hikayeye göre, bu bilinçli hareket tarzının öncesinde Tanzimat Dönemi (1839-1890) vardır; süreç buradan başlar; Jön Türkler Dönemi (1908-1918) ile ilerler; nihayet cumhuriyetin ilanından sonra artık tamamen niyetler pekişir ve toplumdaki tasfiye hızlanır. Şerif Mardin çalışmasında bu süreçleri toplumsal, idari, siyasi ve düşünsel temelleriyle beraber ayrıntılı bir şekilde aktarır bizlere. Buna göre Tanzimatçıların amacı, devleti batılı güçlerle tekrar yarışa sokmaktı ve reformlar, daha çok siyasi ve idari işleyişteki düzenlemeleri kapsıyordu. Ancak yeni eğitim öğretim kurumlarının açılması, onların nispeten laik müfredatları batılı tarzda yeni bir sınıf yaratır; akabinde bunlardaha çok devlet kadrolarını dolduracaklar ve bürokrasiyi oluşturacaklardır. Beri taraftan merkezi idare güçlendirilir ve yerel beylik ve şeyhlik gibi güçler zaafa uğratılır. Yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı Devleti’nin önlenemez geri çekilişine, büyük yarışta geriye düşüşüne artık farklı çareler aranmaya başlanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Yorum ve Değerlendirme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 12 Sayı: 45/46 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi