Toplumların gerilemesi ile düşüncede, bilgide, üretimde gerilemenin doğrudan bağlantısını kurmak mümkündür. Düşüncenin kanatlanması, ışıklarını yükseklerden saçar olması da toplumsal gelişme ile at başı birlikte yürümektedir. Özelikle yeryüzünde yaşayan değerlerden olan İslam Medeniyetinin düşüncede, temsil yönünden büyük bir sorununun olduğu açıktır. İslam dünyasındaki işgaller, sadece topraklar, coğrafya üzerinde gerçekleşmemiştir. Coğrafya ile birlikte, kültür ve değerler işgali de gerçekleştirilmiştir. Son iki yüzyılın düşünce adına değerlendirilmesi yapılsa, sonucun çok parlak çıkmayacağı söylenebilir. Bu konuda benimsediği değerlerinin çilesini çeken, ortaya düşünce adına eserler koymaya gayret eden önemli insanlar da çıkmıştır. Bunlardan birisi, İsmail Râci el-Farukî’dir (1921-1986). O, bilim adamı olarak, dünyayı daha yaşanabilir bir yer hâline getirmeye çalışan evrensel bir şahsiyettir. Onun için hedef gösterilmiştir. Farukî, önce Amerikan İsrail lobisinin resmî bülteninde “İsrail’i yıkmak isteyen adam” olarak nitelendirilmiş, ardından Yahudiler tarafından düzenlenen bir konferansta, “İsrail’in en tehlikeli düşmanı” olarak ilan edilmiştir. Sonra da evinde, eşi ile birlikte bıçaklanarak 27 Mayıs 1986’da şehit edilmiştir (Bkz. A. B. Derya). Burada onun, Bilginin İslamileştirilmesi adlı eserine kısaca bakmakta yarar bulunmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 11 Sayı: 43 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi