Bu makale, polislerin dünyasından hareketle hiyerarşik sistemlerin işleyiş mantığına ve doğasına dikkat çekiyor. Bunun doğurduğu sıkıntıları ve bireyi merkeze alan daha özgür ve eşitlikçi bir topluma ulaşma ideali açısından yarattığı olumsuzlukları ele alıyor. Bunu yaparken, hiyerarşinin insanın güce erişme ve iktidara ulaşma mücadelesinin kaçınılmaz bir sonucu olduğu ve bunu tetiklediği savından hareketle, yasa ve düzen ilişkisini irdeliyor. İnsanların ne yapmaması gerektiği temeline dayanan polisliğin giderek ne yapılmasını söyleyen ve hatta dikte eden bir anlayışa doğru evrildiği üzerinde duru-yor. Bir kere oluşturulduktan sonra kendi kurallarına göre işleyen hiyerarşilerin bireysel gelişimi engellediği ve bunun ilk ve en problemli sonucununsa in-sanın düşünsel kapasitesinin körelerek vasatlığın her alanda egemen hale geldiğini ileri sürüyor. Liyakatin, çalışmanın, insana ve düşüncenin gücüne inanan bir işleyişin yerini hiyerarşinin kendi kuralları gereği bütün amacı bir üst basamağa çıkarak güce ulaşmanın getirilerinden daha fazla yararlanmak olan, ‘eyyamcı’ ve idare-i maslahatçı, philistini bir karakterin başa geçtiği konusunu mesele yapıyor.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2012 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Cilt: 8 Sayı: 32 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi