Sivil toplum kuruluşlarının refah uygulamalarında devletin bıraktığı boşluğu doldururken, bu birimlerin hizmetlerinin, devletin refah uygulamalarındaki gibi kapsayıcı, genel, hak olarak tanınan ve cömert uygulamalar şeklinde tezahür etmesini kimse beklememelidir. Bununla birlikte bireyciliğin ve yalnız yaşamın hâkim olduğu bir dünyamızda bireyleri belli amaçlar için bir araya getirmek ve refah uygulamalarında bulunmak az bir başarı değildir.
Sivil toplum, bir taraftan günümüzde ve gelecekte devletin bıraktığı bir kısım hizmetleri karşılayan birimler olurken, diğer yandan birçok uygulamayla refah politikalarına yardımcı olan ve bu hizmetleri devletle birlikte yürüten birimler olmaktadır. Refah uygulamaları nihai olarak devletin sorumluluğunda olmakla birlikte, devletin sivil toplumla birlikle bu görevi yerine getirmesinde herhangi bir engel yoktur. Devlet, refah sorumluluğunu devretmeyip sadece görevi sivil toplumla paylaşmaktadır. Sivil toplumun bu alanda yaptığı çalışmaları incelemek önemli bir boşluğu dolduracaktır. Çalışmada sivil toplum örgütlerinin bu görevi yerinde getirme misyonu katılım, dayanışma ve yardımlaşma ilkeleri bağlamında değerlendirilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 8 Sayı: 29-30 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi