‚İMAN ETMEYEN DÜŞÜNEMEZ!‛ der Heidegger. Aksi de doğrudur. İman etmek için de ‘düşünmek’ lazımdır. Düşünmek ama nasıl? İnancı dışarıda bırakan bir ‘düşünmek’, düşünmek midir? Yahut aklı dışarıda bı-rakarak ‘inanmak’, hakikaten inanmak mıdır?
‚Sorgulamak inancın özüdür‛ di-yor Alman filozof Eric Voegelin çağdaşı Heidegger’in sesini yankılayarak.. Muhafazakâr olmak modern dünyada güçtür. Bilimin göz kamaştıran aydın-lığı ve fütursuz sorgulamaları, dev-rimlerin uğultusu ve hızla geçen zaman muhafazakârın ıstırabını katlar. Modern zamanlarda Eric Voegelin bu ıstıraba inat yazdıklarında ısrarla ‚inancı‛ vurgular.
Almanya’dan Nazizme muhalifliği nedeniyle ‚okyanus ötesine‛ kaçmak zorunda kalan filozof Eric Voegelin, moderniteye, politikaya ve dine ilişkin ‚modern‛ argümanlara ve bize Aydınlanma düşüncesinden miras kalan bütün ‚modern‛ klişelere meydan okuyor; akıl ile inanç dikotomisine, mitos/felsefe, felsefe/vahiy, din/bilim, din/politika tarzındaki aydınlanmacı her tür dikotomiye ve klişeye meydan okuyor. Voegelin bir yandan ‚akılda inanç, inançta akıl vardır‛ derken öte yandan modernitenin ‚seküler‛ tarih tasarımının arkasında yatan teolojik nüveyi gözler önüne seriyor.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 8 Sayı: 29-30 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi