Gelişmekte olan ülkelerde antikapitalist gelişme yolu, şüphesiz onların kadim miraslarıyla ve millî kültürleriyle kuvvetli bir şekilde irtibatlıdır. Bu miras ve bu kültür haddizatında dinîdir; bundan dolayı, dinin gelişmeye katkısındaki yerini bilmek gerekir. Çoğunluğun menfaatlerini gözetecek bir ekonomik düzenin teşkilinde, dinin pay sahibi olması nasıl mümkün-dür? Gelişmekte olan ülkelerde kapitalist düzenlemeleri sağlamak için dinin nasıl istismar edildiğini gördüğümüzde konunun önemi iyice artar. Bu durum, gelir dağılımındaki eşitsizliğin takdir-i ilahînin tecellilerinden bir tecelliymiş gibi sunulmasına, kâra dayalı yatırıma, şartsız ve sınırsız özel mülkiyete, sermaye sahibinin zekât suretinde malının ve gayrimenkulünün vergisini ödediği müddetçe iktisadî hür teşebbüsüne dayanmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Böylece din, halkın gözleri önünde kapitalist düzenin muhafazasına vesile olmakta; onu defetmeyi becerememektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Çevirmenler |
Süleyman Tuğral Bu kişi benim |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 7 Sayı: 27 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi