Muhafazakârlık1 dünyada ve ülkemizde sıkça kendisinden söz edilen, benzeri birçok kavram gibi, ne olduğu tam olarak açıklan(a)mayan, kendisinden bahseden yazarların düşünce ve ideolojik dünyalarına göre iyi veya kötü olarak içi doldurulmaya çalışılan bir düşünce geleneği ve siyasal bir ideolojidir. Türkiye’de muhafazakârlık, geleneğe sahip çıkmak olarak anlaşıldığından kimi yazarlar ve sözlük yazarları tarafından dindarlık, İslamcılık, tutuculuk, irtica, taassup olarak açıklanagelmiştir. Hasan Hikmet, aşağıdaki yazısında bu kavramın Bu haliyle yanlış anlaşıldığından sitemle bahsetmekte ve kavramın yeterince anlaşılıp açıklanamamasını, o günkü aydınların sosyoloji ile ilgilenmemelerine bağlamaktadır. Meşrutiyet dönemi İslamcılarından olan yazar, 1924 yılında, Cumhuriyet’in kuruluşundan yaklaşık bir yıl sonra yazdığı bu yazısında muhafazakârlık kavramını açıklamaya çalışmaktadır. Ona göre muhafazakârlık geçmişe âit usûl, âdet ve an’anelerin aynen muhafazası gayesini hedef edinen bir meslek olarak tanımlanmaktadır. Oysa İslâmiyetin kabul ve tervîc ettiği muhafazakârlık, ruh ve esaslar muhafaza edilmek şartıyla daima yenilenme, gelişme ve ilerlemeyi teşvik etmektedir. Bütün Müslümânların asrın nimetlerinden faydalanarak çağdaş ilerlemeleri takip etmeleri ve hatta çağı aşmaları gerekmektedir. Fakat genelde İslam dünyasının ve özel‐de Osmanlı Devleti’nin Batı karşısında, Batıya rağmen kendilerini yenileyememeleri, Batıya nispeten çağın gerisinde kalmalarına yol açmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tarihten |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2008 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 Cilt: 5 Sayı: 18 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi