Tarihçilik bir işportacılık işi ve pazarı değildir. Burada kitabın veya ileri sürülen bilgilerin ve fikirlerin çok itibar görmesi, yapılan işin değeri hakkında, bir ölçü olamaz. Her şeyden önce ince bir işçilik gerektiren bu mesleğin ürünleri kısa vâdede değerini bulmayabilir. Esasen bu gerçek diğer ilim ve sanat ürünleri için de bahis mevzuudur. Ancak kısa vâdede işportacı gibi davrananların ürünleri, bir pazarlama marifetiyle, piyasaya hâkim olabilir ve müşteri bulabilir. Yaptığı işe inananların piyasa şartlarını düşünmeden çalışmalarını ve ellerinden gelen olgunlukta eserlerini vermeleri gerekir. Çevrenin aferinleri veya tenkitleri de bu mesaiye bir fâsıla verdirmemelidir. İşin ayrıca bir de ahlâkî tarafı bulunmaktadır. Bu da hakkını vermek veya vermeye çalışmaktır. Burada önce tarih usûlünün hakkını vermek, daha sonra da tarihî kaynakların ve diğer tarihçiler tarafından veya tarihçi olmasalar bile ortaya bir bilgi kaynağı veya kırıntısı koyanların hakkını vermek gibi bir vazife bahis mevzuu olmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Yorum ve Değerlendirme |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: 3 Sayı: 12 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi