Türkiye’de iktidarın ilk kez halkın özgür iradesiyle belirlendiği 1950 seçimlerinin üzerinden yarım asırdan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen, 2002 seçimlerinde henüz yeni kurulan bir partinin girdiği ilk seçimden iktidar olarak çıkabilmesi, bir yandan Türk demokrasisinin kurumsallaşma ve konsolidasyon sorunları hakkında önemli ipuçları sağlarken; öte yandan AKP’nin Türk siyasetindeki yeri ve kimliği konusunda da yeni bir tartışma başlatmıştır. Geçen üç yılı aşkın iktidar süresinde AKP’nin sergilediği “AB merkezli” reformist turum; iç politikada demokrasi ve anayasal özgürlükleri genişletici yaklaşım; dış politikada sergilediği pragmatizm ile olduğu kadar, parti ileri gelenlerinin kullandıkları söylemler ve kritik konularda sergiledikleri siyasi refleksler ile de Türkiye’de (ve hatta tüm dünyada) AKP tecrübesi tartışılmaya ve ilgi odağı olmaya devam etmektedir. Aynı oturumu paylaştığımız diğer konuşmacı, Türk siyasal hayatında Osmanlı’dan günümüze Türk parti sistemindeki sağ ve sol partilerin şeceresini ortaya koydu ve AKP’nin de bu bağlamda nereye konumlandırılması gerektiğini açıkladı. Şu kadarını söyleyebilirim ki, AKP bize her şeyden önce Türk siyasetinin müzmin sorunlarından olan siyasî partiler sisteminin kurumsallaşamaması ve kronik meşruiyet krizlerinin aşılamadığını ortaya koyan önemli bir örnektir.
Ak Parti Doğru Yol Partisi Anavatan Partisi 3 Kasım Seçimleri Türk seçmeni
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 2 Sayı: 9-10 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi