Türkiye’de sağ siyaset, uzun yıllar boyunca belirli, daha doğrusu bütünlüklü ve tutarlı bir ideolojik dile sahip olmadı. Bu durumun oluşmasında sola göre daha “yerel” bir görüntü çizen Türk sağının, kısmî ve marjinal bazı örnekler dışında, genel olarak solun beslendiği türden evrensel ideolojik kaynaklardan yoksun olmasının etkisi büyük. Ancak ilkinden daha önemli bir diğer sebep olarak sağın siyasal başarıları gösterilebilir. Çok partili hayata geçişten sonra neredeyse tüm seçimlerden sağ partilerin galip ayrılması, sağ hükümetler tarafından izlenen siyasaların belirli bir ideolojik formasyon doğrultusunda şekillenmesini adeta gereksiz kıldı. Sandıkta sürekli olarak “milletin teveccühü”nü kazanmanın yarattığı özgüven, yürütülen politikalar açısından felsefî ya da teorik bir arka plan aranması yerine daha kolay bir yola sapılmasını, yani carî koşulların şekillendirdiği pragmatik bir dil kullanılmasını beraberinde getirdi. Bundan dolayı özellikle “merkez sağ”, özgün bir siyasal perspektife sahip olmak yerine aslında muhalif (sol) fikir ve tezlere karşı çıkmakla yetindi. Bu yapılırken “devletin bekası” ya da “millî menfaatler” gibi soyut kavramların ardına gizlenilerek izlenen yöntem hem yüce bir idealin yansımaları gibi sunuldu hem de siyaseten belirli bir tavır sergilenmesi gereken konularda hazır kalıplar kullanılarak hızlı refleksler gösterilmesi sağlandı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 2 Sayı: 9-10 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi