İslamcılık düşüncesinin Osmanlının çöküşüne tepki olarak ortaya çıkan modern bir ideoloji olduğu literatürde genel kabul görmüş bir yaklaşımdır. Bu temellendirme ile İslamcıların siyaset ve toplum tasavvurlarının ‘modern’, ‘tepkisel’, ‘aşırı politik’ olduğunu söylerken, diğer yandan onun gelenekten kopuk, fevrî ve eklektik olduğunu da vurgulamış olunuyor. Bu çalışmada İslamcıların siyasal ve toplumsal anlayışları, kopukluk değil aksine bir süreklilik ve akış içinde Sünnî siyaset teorisinin gelişimi/dönüşümü bağlamında ele alınmıştır. İslamcılık hareketinin teorisyeni kabul edilen Said Halim Paşa’nın düşünceleri üzerinden, söz konusu politik-teolojik akış analiz edilmiştir. Bunu yaparken bir siyaset teorisinin yapısal unsurları sayılan devlet/otorite, egemenlik, meşruiyet kavramları üzerinde durulmuştur. Ayrıca iki tür İslamcılık paradigmasından söz etmenin mümkün olduğu tespit edilmiştir. İlki; hilâfeti ve Osmanlı devlet otoritesini korumayı ve güçlendirmeyi amaçlayan devlet İslamcılığıdır. Diğeri ise; Osmanlı padişahının otoritesini sınırlandırmayı ya da yok etmeyi amaçlayan muhalif-sivil-entelektüel İslamcılık. İslamcılıktaki bu iki farklı modele dikkat etmeksizin yapılan incelemeler otoriter, baskıcı, özcü, güvenlikçi unsurlarla özgürlükçü, muhalif, çoğulcu, sivil unsurları birbirlerinden ayırma ihtiyacı duymazlar. Kaba bir indirgemeci yaklaşımla İslamcılığı tüketmeye çalışırlar. Bu çerçevede Said Halim Paşa’nın düşüncelerinin, Sünnî siyaset anlayışında hangi kırılma, süreklilik ve kopmaları temsil ettiği belirlenmeye çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Ocak 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 62 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi