Teokratik monarşik usullerle yönetilen toplumların pek çoğu, 20. yüzyılın ilk yarısında cumhuriyet rejimine yönelmiş; yönetim biçimi olarak cumhuriyet, modern toplum ve siyasetin taşıyıcı kolonu olarak görülmüştür. Öte yandan içlerinde pek azı, yurttaşlarının temel hak ve hürriyetlerini garanti altına alan, çoğulcu ve demokratik esaslara uygun bir cumhuriyet kurabilmiştir. Türkiye’deki Cumhuriyet idaresi de otoriterleşme tuzağından kaçınamamıştır. Türkiye’nin yakın geçmişindeki parlamenter düzen ile anayasa geçmişine rağmen çoğulcu, etkin katılım mekanizmalarının işlediği, demokratik bir cumhuriyete geçtiğini ileri sürmek mümkün değildir. Bu çalışmada Cumhuriyet’in kuruluşunda toplumsal ve siyasal muhalefetin zayıflatılarak, güçlü hükümet fikrinin benimsendiği ileri sürülmekte ve bu argüman Şapka Devrimi ve İstiklal Mahkemeleri üzerinden tartışılmaktadır. Cumhuriyet’in modernleşme projesi, ulus devlet modeliyle halk egemenliği nosyonunu öne çıkarmaktadır. Bu kapsamda siyasal değişimin yanında kültürel olarak radikal bir dönüşümü öngörmektedir. Toplumun tüm kesimlerini kapsayan ve yasaların üstünlüğünü kuran demokratik bir cumhuriyet yerine, aciliyet içinde bir modernleşme yoluna gidildi. Bu aciliyet içinde girişilen büyük atılımların ise rızaya dayalı ve gönüllü olarak, rıza olmadığında da devletin zor kullanma mekanizmaları ile insanlara benimsetilmesi gerekiyordu. Bu makalede bir toplum mühendisliği projesi olarak Cumhuriyet devrimlerinin iki ayağı olan Şapka Kanunu ile İstiklal Mahkemeleri tartışmaya açılmaktadır.
Türk Modernleşmesi Toplum Mühendisliği, İstiklal Mahkemeleri Şapka Devrimi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Modernleşme Sosyolojisi |
Bölüm | Derkenar Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 19 Sayı: 65 - Yüzyıllık Muhasebe: İkinci Yüzyıla Girerken Türkiye Siyaseti |
Muhafazakar Düşünce Dergisi