Canlı organizmaların biyolojik işlevselliğinin geri döndürülemez şekilde sona ermesini ifade eden ölüm, biyolojik bir olgu olmanın ötesinde insanlık tarihinin en önemli dinamiklerinden birini oluşturur. Her organizmanın sahip olduğu doğal yaşam süresi, yalnızca bu sürecin doğal olarak sona ermesiyle değil, çeşitli nedenlerle ölümle sonuçlanma olasılığıyla da insan türü için kaçınılmaz bir korku yaratır. Hayatta kalma içgüdüsünü harekete geçiren ölüm gerçeği, tıptan teknolojiye kadar yaşamın tüm alanlarındaki iyileştirme çabasını ve sürekli bir gelişimi mecbur kılar. Aynı zamanda sanat, edebiyat, felsefe gibi alanlar için vazgeçilmez bir tema olarak öne çıkar. Bu çalışmanın amacı; ölümün kaçınılmaz varlığının, çağlara göre değişen sanat anlayışı doğrultusunda tematik olarak incelenmesidir.
Death, which refers to the irreversible termination of the biological functionality of living organisms, is not only a biological phenomenon but also one of the most important dynamics of human history. The natural life span of every organism creates an inevitable fear for the human species, not only with the natural end of this process but also with the possibility of death due to various reasons. The reality of death, which activates the survival instinct, necessitates improvement efforts and continuous development in all areas of life, from medicine to technology. It also stands out as an indispensable theme for areas such as art, literature, and philosophy. The purpose of this study is to examine the inevitable existence of death thematically in line with the understanding of art that changes according to the ages.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Disiplinlerarası Sanat |
Bölüm | Derleme Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 15 Sayı: 2 |