Having consents from patients before any
kind of medical intervention is a necessity for the respect to patients’
physical integrity and the right to their decision process about patients’
future. However, in certain circumstances, it might have been accepted
ethically and legally to make medical interventions without their consent.
Involuntary admissions and treatments of patients with mental health disorders
who present danger to themselves or to others have been regulated by laws.
These practices are debated both in medical ethics and medical laws regarding
to their boundaries, necessities, the way they are put into practices, the
rights that they violate, the benefits that they provide.
In the current practice in Turkey, the
patients with mental health disorders who present danger to themselves and to
others are admitted and treated involuntarily according to articles in
different laws and international conventions which includes general statements.
In these general statements, there is no information about the duration about
the involuntary admission decision, how long the admission will take place,
whether the treatment is necessary, the rights of the patient who would be
admitted involuntarily. In order to eliminate the negative outcomes of these
kind of uncertainties, additional legal regulations are needed.
In our article, the provisions of
involuntary admissions and treatment of patients with mental health disorders
have been examined in terms of medical law along with the principles of
autonomy and non-maleficence and compared with the draft of Mental Health
Law in Turkey.
Tıbbi girişimlerden önce kişilerin
onamlarının alınması beden bütünlüklerine ve gelecekleri ile ilgili karar alma
haklarına saygının gereğidir. Ancak bazı istisnai hallerde kişilerin onamı
olmadan beden bütünlüklerine girişimlerde bulunulması hem etik açıdan hem de
yasal açıdan kabul görebilmektedir. Hastalığı nedeniyle kendisine ya da
başkasına zarar verme olasılığı olan akıl hastalarının zorla hastanelere,
bakımevlerine, gündüz, gece, rehabilitasyon kliniklerine yerleştirilmesi ve tedavi
edilmesi yasalarda düzenlenmektedir. Bu uygulamaların sınırları, gerekliliği,
uygulanma şekli, ihlal ettiği haklar, sağladığı yararlar açısından hem tıp
etiği hem de tıp hukukunda tartışmalıdır.
Türkiye’deki güncel uygulamada, kendine
veya başkalarına zarar verme olasılığı bulunan akıl hastaları, genel ifadeler
içeren, farklı kanun ve uluslararası sözleşmelerde yer alan maddelere göre
kurumlara zorla yerleştirilmekte ve tedavi edilmektedir. Bu genel maddelerde,
zorla yerleştirme kararının ne kadar süreceği, tedavinin uygulanmasının gerekip
gerekmediği, zorla yerleştirilen kişinin hakları gibi konularda bilgiler
bulunmamaktadır. Bu gibi belirsizliklerin neden olacağı olumsuzlukların
giderilmesi için uygulama ile ilgili ek yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır.
Makalemizde Türkiye'de akıl hastalığı
nedeniyle bireylerin zorla yatırılması ve tedavi edilmesi ile ilgili hükümler,
özerklik ve zarar vermeme ilkeleri ile tıp hukuku açısından incelenmiş ve Ruh
Sağlığı Yasa Tasarısı ile karşılaştırılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Klinik Tıp Bilimleri |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Eylül 2019 |
Gönderilme Tarihi | 22 Temmuz 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 9 Sayı: 3 |
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin süreli bilimsel yayınıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Makalelerin sorumlulukları yazarlara aittir
Kapak
Ayşegül Tuğuz
İlter Uzel’in “Dioskorides ve Öğrencisi” adlı eserinden
Adres
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Çiftlikköy Kampüsü
Yenişehir/ Mersin