Zygmunt Bauman’ın ahlak anlayışına göre ahlaki sorumluluk her şeyden öncedir. Ahlakın hiçbir temeli yoktur, o herhangi bir amaca bağlanamaz, müphemdir ve müphemliği derecesinde kaygandır. Böyle bir ahlaki sorumluluk “Öteki için olmak” şeklinde tanımlanabilir. İki kişinin karşılıklı ilişkisinde, kişi, karşısındakinin ne yaptığından, bu sorumluluğu yüklenip yüklenmediğinden ve herhangi bir dışerkten bağımsız olarak sorumluluğu yüklenir. Ancak toplumla birlikte ikilinin bu ahlaki birliği bozulur. Burada artık üçüncü kişilerden bahsederiz. Üçüncünün ortaya çıkışıyla birlikte ilişkiler belirli yasalarla ve kurallarla kurulup sürdürülmelidir. Esasen Üçüncü de bir Öteki olsa da bu ilişki içinde bir dışerktir ve onunla birlikte bir düzen kurulması zorunlu hale gelmiştir. Temelsiz, irrasyonel ve müphem ahlakın, her türlü belirsizliği ortadan kaldırmaya çalışan rasyonel tasarımın içinde önsel olarak bulunması artık mümkün değildir. Burada artık evrensel etik kodlar geçerlidir ve ahlak, kurallarla belirlenir. Düzen tasarımı beraberinde yabancıları da getirir ve kent hayatında yabancılarla birlikte yaşamak, ahlakiliği kurallarla belirlenmiş bir toplum için korku vericidir. Ne yapacağını, nasıl davranacağını bilememe şeklindeki korku ile beraber bir gün kendisinin de yabancı olma ihtimalinin verdiği korkudur bu. Her biçime bürünebilen her yere yayılmış olan korku: Proteofobia. Bu korkuyla birlikte içine girmeye gayret ettiğimiz steril alanlar, “Öteki için olma” durumunu git gide daha çok yok eder; ancak steril oldukları oranda da güvensizlik ve korku hissini artırır. Çalışmada Bauman’ın ahlak anlayışı bağlamında korku ve güvensizliğin bir değerlendirmesi yapılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları, Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 17 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 4 |
.