İnsanlık
tarihi kadar eski olan fal geleneği, kişinin geleceğini öğrenme merakı ile
ilgilidir. Tarihin en eski dönemlerinden beri var olan fal ve falcılık, zaman
içerisindeki ilerleyişini çok çeşitli ve renkli biçimlerde devam ettirmiştir. Her
dönem ve her millette kendine has bir fal yorumu içerisinde geleceği, şansı ve
talihi öğrenme teknikleri oluşturulmuştur. Yıldız falı, el falı, kum falı, kemik
falı, bağırsak falı gibi örnekler bunlar arasında en çok bilinenleridir.
Türkler de hem İslamiyet'ten önce hem de İslamiyet'ten sonra fal ile
ilgilenmişlerdir. İslamiyet'in falı yasaklayan yapısı içerinde geliştirilen ve
çok rağbet gören Kuran ve kitap falları, bu dönemde gerek halk gerekse padişah
düzeyinde en önemli fal bakma araçlarından biri olarak görülmüştür.
Fâl-ı
Türkî-i Manzûm, Türk
dili tarihi içinde önemli bir yeri olan Eski Anadolu Türkçesi döneminde
yazılmıştır. Oğuzcaya dayalı olarak gelişen bu dönemde, özellikle Beylikler devrinde
beylerin yazar ve şairleri Türkçe yazmaya sevk etmesiyle hem Türkçe yazılan
eserlerin sayısı artmış hem de Oğuzca yazı dili olma yolunda önemli adımlar
atmıştır. Bu Türkçe eserlerin başında da sanat amacı gütmeden halk için yazılan
fallar gelmektedir. Bu makalede Fâl-ı Türkî-i Manzûm'un nüsha, şekil ve
içerik özellikleri hakkında bilgi verildikten sonra, dil özellikleri ve söz
varlığı üzerinde durulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Ocak 2019 |
Gönderilme Tarihi | 4 Ocak 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 1 |
OĞUZTAD'ın içeriği Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır. E-ISSN 2667-5250